Cemevlerinin ibadethane statüsünün yargı kararlarıyla tescillenmesine rağmen Alevi yurttaşların tanınmayan hakları Meclis gündeminde.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Cemevlerinin ibadethane statüsüne yönelik emsal yargı kararlarını hatırlatarak Cemevlerine verilmeyen hakları Meclis gündemine taşıdı.
Kenanoğlu, Cumhurbaşkanlığı’na verdiği soru önergesinde AİHM kararı başta olmak üzere Türkiye’de yargı organlarının verdiği “Cemevleri ibadethanedir” kararlarına dikkat çekti ve mevcut emsal yargı kararlarına İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bir yenisini eklediğini ifade etti.
Cemevlerinin ibadethane statüsü neden tanınmıyor?
Kenanoğlu, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul Esenyurt’ta bulunan ve Cem Vakfı’na bağlı Kıraç Cemevinin ibadethane statüsünde olduğunu belirterek CK Boğaziçi Elektrik Perakende Satış A.Ş.’nin Cemevi aleyhine “mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olarak” fatura ödemediği gerekçesiyle açmış olduğu davanın reddine karar verdiğini belirtti ve Cumhurbaşkanlığı’na “Alevilerin ibadet yeri olan tüm Cemevlerinin elektrik giderlerinin karşılanmasında yaşanan sorunların aşılması, yargı yoluna başvurulmadan, yargı kararları, içtihatları, uluslararası mahkeme kararları beklenilmeden, yukarıda bahsi geçen yargı kararları da dikkate alınarak nihai bir çözüme kavuşturulması için bir düzenleme yapılacak mıdır?” diye sordu.
Ayrımcılık var
İstanbul Esenyurt’taki Kıraç Cemevinin Boğaziçi Elektrik şirketine karşı açtığı davayı kazanmasının Cemevleri için emsal niteliğinde olduğunu ifade eden Kenanoğlu, mahkeme kararıyla Cemevlerinin ibadethane olduğu bir kez daha tescillendiğini belirtti.
Kenanoğlu, Meclise yazdığı dilekçede şu ifadelere yer verdi: “Daha önce de İstanbul Esenyurt’ta bulunan Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı Cemevinin elektrik faturalarının ödenmediği gerekçesiyle BEDAŞ tarafından Cemevi icraya verilmiş ve Cemevi yönetimi karşı dava açarak icrayı durdurmuştur. Cemevi yönetiminin, Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğu için elektrik giderlerinin devlet tarafından karşılanması istemiyle 2015 yılında açtığı dava sonuçlanmış ve Danıştay 13. Dairesi verdiği karara göre Erenler Cemevinin elektrik giderlerinin Devlet tarafından ödenmesine karar verilmiştir. Diğer taraftan, Aralık 2014 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’de Cemevlerine ayrımcılık yapıldığını ve Cemevlerinin de diğer ibadethaneler gibi hukuki olarak tanınması gerektiğini oybirliğiyle karara bağlamıştır.”
Çifte standardın nedeni ne?
Kenanoğlu TBMM’ye yazdığı dilekçede uluslararası mahkemelerin kararlarına atıfta bulunarak, “AİHM, Cem Vakfı’nın başvurusu üzerine verdiği kararda; diğer dini kurumlara tanınan “elektrik faturalarından muaf tutulma” hakkının Cemevlerine uygulanmamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “din ve vicdan özgürlüğünü” düzenleyen 9’uncu maddesiyle bağlantılı olarak, “her türlü ayrımcılığı yasaklayan” 14’üncü maddesine aykırı olduğuna oy birliğiyle karar vermiştir. AİHM kararını, “Türk hükümeti, hiçbir geçerli ve objektif gerekçe sunmadan Cemevlerini bu uygulamadan muaf tutmuştur. Cemevleri de tıpkı diğer mekanlar gibi ibadethanedir” sözleriyle açıklamıştır. AİHM, cami, kilise veya sinagoglara uygulanan elektrik faturası muafiyetinin, Cemevlerine uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini belirterek, “Aleviler’in özgürce ibadetlerini yerine getirebilmeleri, din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen AİHS’in 9. maddesiyle güvence altına alınmıştır. Bu vakıf, bünyesinde bir lokanta, bir kütüphane, bir konferans salonu, bir dershane, bir cenaze salonu ve bir de Cemevi bulunduran Yenibosna Kültür Merkezi’ni de yönetmektedir. Yenibosna merkezinde de cem toplantıları yapılan bir salon ile bir cenaze odası bulunmaktadır. Ayrıca Yenibosna’da gerçekleştirilen hiçbir faaliyet ticari bir karakter taşımamaktadır.”, Mahkeme, bu gerçeklerden yola çıkarak “Cemevleri de diğer dinlere ait mekanlar gibi ibadet mekanlarıdır. Devlet temsilcileri, neden Cemevlerine farklı bir uygulama getirildiği konusundaki savunmasında gerçekçi ve objektif bir gerekçe sunamamıştır. Dolayısıyla AİHS’in 9’uncu maddesiyle bağlantılı olarak din özgürlüğünü garanti altına alan 14’üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir” denilmektedir diye belirtti.
İbadethaneler arasında ayrımcılık yapılıyor
Kenanoğlu soru önergesi dilekçesinde Cemevlerinin eletrik faturalarının devlet tarafından karşılanmamasına ilişkin olarak da şunları ifade etti: “Yürürlükte bulunan 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanununun “Genel aydınlatma” başlıklı geçici 6. maddesinin üçüncü fıkrasında “…toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen ibadethanelere ilişkin aydınlatma giderleri ise Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen tüm ibadethanelerin aydınlatma giderlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca karşılanacağı öngörülmüştür. Evrensel laiklik ilkesine ve laikliğin uygulandığı ülkelere bakıldığı zaman devletin bütün inançlara eşit uzaklıkta olduğu ve hiçbir ibadethanenin bu tür giderlerini karşılamadığını, inanç yürütücülerini devlet Memuru olarak görevlendirmediğini, Devletin Diyanet benzeri bir Dini kurumu olmadığını görürüz. Oysa Anayasasında Laiklik olan ülkemizin laikliğe aykırı olacak şekilde hem dini kurumu hem de ibadethaneler arasında ayrımcılık yapacak şekilde kimi ibadethanelerin giderlerini karşıladığı görülmektedir.”
‘Cemevlerine tanınmayan haklar diğer inançların ibadethanelerine neden tanınmaktadır?’
Ali Kenanoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY tarafından Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 96. ve 99. maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmak üzere şu soruları yöneltti:
-Laikliğe aykırı olmasına rağmen diğer ibadethanelere elektrik giderleri için muafiyet hakkı tanınırken Alevilerin ibadethanesi olan Cemevleri için bu muafiyet hakkı neden tanınmamaktadır? Veya Cemevlerine tanınmayan haklar diğer inançların ibadethanelerine neden tanınmaktadır?
-Alevilerin ibadet yeri olan tüm Cemevlerinin elektrik giderlerinin karşılanmasında yaşanan sorunların aşılması, yargı yoluna başvurulmadan, yargı kararları, içtihatları, uluslararası mahkeme kararları beklenilmeden, yukarıda bahsi geçen yargı kararları da dikkate alınarak nihai bir çözüme kavuşturulması için bir düzenleme yapılacak mıdır? Veya Laikliğin gereği olarak diğer ibadethanelerin giderlerinin karşılanmasından da vazgeçilecek midir?
-Bir yerin ibadethane olup olmadığına kim karar vermektedir?
-Cemevlerinin ibadethane olduğunun tartışmalardan çıkarılması ve bütün ibadethanelere tanınan hakların Cemevlerine de tanınması için hukuk mücadelesi yürütmek mi gerekmektedir? PİRYOL