Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, son süreçte görünürlüğünde artış gözlenen intihar vakalarına ilişkin önemli uyarılarda bulundu.
Medyada intihar haberlerinin veriliş tarzının yanlışlıklar içerdiğini ifade eden Prof. Dr. Rüstem Erkan, intiharların karmaşık toplumsal yapısına dikkat çekti.
İntiharın karmaşık bir toplumsal yapısı olduğuna vurgu yapan Erkan, intiharı tek bir nedene bağlamanın eksikliğine değinirken, insanların gelecek güvensizliğinin süreklileştiği kaotik dönemlerde intihar vakalarında artış yaşandığını da hatırlattı.
Prof. Dr. Erkan, intiharlarda model alma tutumlarına işaret ederek, intihar vakalarının haberleştirilmesinde araçların, yöntemlerin açıktan ifade edilmesinin sakıncalarına dikkat çekerek, meselenin toplumsal destek ayağının öne çıkarılması gerektiğini kaydetti.
‘İntihar bulaşıcıdır’
İntiharın uzun süre psikolojik bir neden olarak düşünüldüğü hatırlatmasında bulunan Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişilerin kendisinden kaynaklanan, ruh sağlığından kaynaklanan bir olgu olarak ele alınmıştı ama belli bir süreden sonra intiharın da toplumsal nedenlerinin olduğu ortaya çıkmıştı. Ama şunu bir defa öncelikle belirtmek isterim ki, intiharın karmaşık bir yapısı olmasına rağmen, intiharların yaygınlaşmasında; ister ölümle sonuçlanan ister intihar girişimlerinde intiharın çok fazla medyada yer alması ve konuşulmasının da etkisinin olduğu biliniyor. Bu yıllardır bilinen bir şey, intiharın bulaşıcı olduğu yönünde önemli teori ve bilgiler mevcut. Yani, intiharın çok yer alması, konuşulması tek başına tabii ki intihar nedeni değil. Fakat bunu düşünen insanlarda hem yöntemi seçmesi hem de bu düşünceyi eyleme dönüştürmesinde etkili olduğu da bilinmelidir. Onun için intihar haberi yaparken dikkat edilmeli.”
‘İntiharda bir model alma yanı var’
İntihar vakalarının medyada sunuluşunun ceza yasasında düzenlendiğine işaret eden Erkan, şöyle konuştu: “İntiharın aletlerinin açıkça verilmesi, çok fazla nedenlerinin üzerinde durulması vs. aynı sosyal veya psikolojik konumda olan insanları intihara sevk edebiliyor. Şundan görebiliyoruz; örneğin Türkiye’de siyanürle intihar meselesi haber yapıldıktan sonra benzer intihar türleri ortaya çıkmaya başladı. Dünyada da bunun örnekleri çok fazla. Bir de görüldüğü bölgede ve çevrede de bir yaygınlık ortaya çıkıyor. Hangi çevrede görülüyorsa orada görülüyor. Dolayısıyla intiharda bir model alma yanı vardır. Bir de intiharlarda ölümle sonuçlanandan çok intihar girişimleri daha çoktur. Bunlarda en azından girişimleri etkileyen bir durum oluyor. Ölümle sonuçlanmıyor ama çeşitli girişimlerde görüldüğü gibi, köprüye çıkma, yüksek bir yere çıkma vs. sonrasında ikna edilme süreci falan bunu yaygınlaştıran bir durum var.”
TÜİK intihar verilerini açıklamadı
Son süreçte intiharların görünürlüğündeki sıklıkta bir artış var olduğunu kaydeden Erkan, intiharların insanlık tarihi boyunca her toplumda belli bir görülme sıklığı olduğunu belirterek, “İntiharın sıfır olduğu, hiç olmadığı bir dönem yoktur. Bunun bir sorun olarak ele alınabilmesi için görülme sıklığının belli bir oranın üzerine çıkması lazım. Şu anki durumda acaba intihar sıklığı mı artmıştır yoksa gündeme gelmesinde, görünürlüğünün artmasında mı bir yükselme söz konusu bununla ilgili elimizde bir veri yoktur. Yani Türkiye’de yıllardır her yüz bin kişiden 3.5 kişi intihar ediyor diye düşünelim. Eğer TÜİK tarafından son yıllardaki veriler açıklanırsa ve bu intihar oranı yüz binlerde 6-7’ye çıkıyorsa Türkiye’de intiharlarda bir artış var diyebiliriz. Fakat son süreçte medyada yer almasından dolayı intiharlarda ciddi bir artış olup olmadığını şuan, en azından bilimsel açıdan söylemek çok doğru değil. Ama intiharların görünürlüğündeki sıklıkta bir artışın olduğu görülebiliyor” diye konuştu.
‘Şöyle düşünmek gerek, bardağı taşıran son damla’
İntiharların karmaşık yapısına değinen ve intiharın sadece bir nedene dayandırılamayacağını ifade eden Erkan, şu ifadeleri kullandı: “Tabii intiharın nedenleri belli ölçüde biliniyor. Örneğin bir psikolog der ki, ‘intihar insanın bir çığlığıdır’. Yardım çığlığı var olma talebi vs. Dolayısıyla intiharı tek bir nedenle açıklamak doğru değil. Şöyle düşünmek gerek, bardağı taşıran son damla. Yani, birçok neden biriktirip biriktirip getiriyor ve sonunda hangi sorunla çok karşılaşıyorsa onunla kendini gösteriyor. Yani, son anda bir ekonomik nedenle kendini gösterebiliyor, aile nedeni ile gösterebiliyor. Dolayısıyla nedeni sadece şu demek çok doğru değil.”
‘Toplumsal dayanışmanın azaldığı dönemlerde intihar çok artar’
Toplumsal dayanışma bağlarının zayıfladığı kaotik dönemlerde intihar vakalarında artış yaşandığının gözlendiğini ifade eden Erkan, şunları söyledi: “Gerek Türkiye’de gerek dünyada giderek kaotik bir toplum meselesi ortaya çıkıyor. En önemli nedenlerinden biri de Durkheim’den bu yana biliyoruz ki, toplumsal dayanışmanın azaldığı dönemlerde intihar çok artar. Kaos dönemi, anomik dönem diye adlandırıyor. İnsanlar birbirine güvenmediği zaman, çeşitli yollardan dayanışma sağlayamadığı zaman; gerek aile çevresinde gerek kurumlar çevresinde vs. kendine çıkış yolu bulamadığı zaman, çaresiz gördüğü zaman son başvurduğu nokta olabiliyor. Bu da gelişen kent toplumlarında insanın giderek bir yalnızlaşması var. İnsanların sorunlarını kendi başına çözememesi durumu var.”
‘Bizim toplumda da olaylara verilen tepki giderek sertleşiyor’
Sağlıklı insanın sorunsuz değil, sorunlarıyla baş etme yeteneğinde olan insan olduğu gerçeğine vurgu yapan Erkan, “Sağlıklı insan sorunlarla karşılaşan fakat sorunlarını çözebilen ya da o sorunlarla yaşayabilen insandır. Dolayısıyla insanların sorunlarının çözüm yollarının bilinmesi lazım. İnsanlara destek bu yolla olur. Biran ekonomik krizle karşılaştı ve onun hemen intihara şey yapması değil, ekonomik krizle yaşadığı sorunlarla nasıl mücadele etmesi gerektiğinin yolunu öğrenmesi gerekir. Bizim toplumda da olaylara verilen tepki giderek sertleşiyor. Dolayısıyla burada intihar meselesi de öyle her sorunda hemen en sert tepki gösteriliyor” diye konuştu.
‘Zenginin intiharının nedeni farklı olabiliyor, yoksulun intiharının nedeni farklı olabiliyor’
İntiharların farklı nedenleri olabileceğini kaydeden Erkan, refah düzeyi ile intiharlar arasında birebir bağlantı kurmanın mümkün olmadığını belirterek, “ Bazı toplumlarda, aslında Türkiye’de de öyledir; refah düzeyi yüksek olanlarda intihar oranın daha yüksek yaşandığını biliyoruz. Literatür öyledir. Bu tür insanlarda toplumsal bağlar daha gevşek oluyor, aile sorunları daha fazla oluyor vs. Dikkat edin psikiyatrik hastalar da veya psikologların muayenehaneleri de Türkiye’de refah düzeyinin yüksek olduğu yerlerdedir. Bu bilinen bir nedendir. Onun için intiharı sadece yoksullukla ilişkilendirmek çok doğru değil. Farklı nedenleri oluyor. Yani, zenginin intiharının nedeni farklı olabiliyor, yoksulun intiharının nedeni farklı olabiliyor. Kadın erkeğe göre de değişiyor. Dünyanın her tarafında, birkaç ülke hariç, başta Rusya olmak üzere; erkek intiharları kadın intiharlarından çok yüksektir. Ama Türkiye’de 1990-2002 arasında olduğu gibi Batman’da kadın intiharları erkekleri çok geçmiştir” şeklinde ifade etti.
İntiharların önlenmesinde herkese görev düşüyor
İntiharların özensizce gündemde tutulmasıyla görmeden gelinmesinin iki uçtan yanlış tutumlar olduğuna dikkat çekti. Erkan, özet olarak şunları vurguladı: “Çok karmaşık bir yapıyı tek bir nedenle çok fazla gündemde tutmak veya bu haber akışının çok fazla dikkat edilmeden yazılması ve yayılması intiharları arttıran nedenlerden biri olarak ortaya çıkıyor. Öncelikle buna bir dikkat etmek lazım. Ama buna dikkat ederken de hiç sorun yok deyip görmezden gelmek, sorunu yok saymak da doğru değil. Böyle bir toplumsal sorun da olduğu görülüyor. Dolayısıyla sorun karmaşık olduğu için çözüm yollarını da her toplumsal kesime her ile farklı çözüm alternatifleriyle gitmek gerekiyor. Burada tabii hem devlete hem üniversitelere ya da toplumun bu alanda sözü olan uzmanlaşmış kişilere, herkese görev düşüyor.”
‘Bu tür insanlara psikolojik desteği sağlamakta yarar var’
İntihar vakaları yaşanmadan çevredekilerin olası değişimleri gözleyebileceğini ifade eden Erkan, “Bu problemler birden ortaya çıkan bir durum da değil. Yakın çevre bunu belli bir ölçüde daha önceden kişideki bu bozukluğu fark edebilir. Evet, intiharın sosyolojik nedenleri var ama sonunda intihar aşaması sorunu psikiyatrik bir duruma getiriyor. Bu aşamada kişinin psikolojik bir desteğe ihtiyacı var. Bu süreci iyi takip edip bu tür insanlara psikolojik desteği sağlamakta yarar var” şeklinde konuştu.
‘Bugünden yarına neyin ne olacağının bilinmediği dönemlerde intiharlar artıyor’
Kaotik dönemlerde intiharların arttığına kapitalist sistemin 1929 ekonomik krizini hatırlatarak örnekleyen Erkan, şu ifadeleri kullandı: “İntiharların arttığı dönem dünyada geleceğin planlanamadığı dönemlerdir. 1929 ekonomik bunalım döneminde intiharlar Amerika’da çok artmıştı. Çünkü yarın ne olacağı belli değil, kaotik durum dediğimiz ve Durkheim’in anomi diye adlandırdığı dönemlerde intiharlar artıyor. Burada en öneli mesele toplumda değer sisteminin çökmesi ve her şeyin hızla değiştiği dönemler. Yani bugünden yarına neyin ne olacağının bilinmediği dönemlerde intiharlar artıyor. Bireyler de böylesi dönemlerde gelecekle ilişkisini sağlıklı kuramıyorlar. Bugün kötü olan durumlarının gelecekte de kötü olacağını düşünmeye başlıyorlarsa ve çevrelerinden yeterince dayanışma, destek alamıyorsa bu durum bireylerde krize ve intihara yol açabiliyor.”
‘Bu mesele toplumsal sorunların üzerinde durularak haberleştirilmeli’
İntihar vakalarının sunuluşuna çok dikkat etmek gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Rüstem Erkan, şöyle konuştu: “İnsanlara intiharın yolunu göstermek çok tehlikeli. Hangi aracı kullanış, ne yapmış bunların haberlerde kesinlikle kullanılmamsı gerekiyor. Siyanürle intihar meselesindeki gibi. Yol seçme, özellikle aracı seçme konusunu öne çıkarmak çok yanlış. Bu mesele toplumsal sorunların üzerinde durularak haberleştirilmeli. İnsanların psikolojik desteğe ihtiyacı olabilecek. Diğer sosyal desteklere ihtiyacı olabilecek. Kamuoyu bu konuda oluşturulmalı. Sadece intiharı konuşma değil, genel bir toplumsal destek, dayanışma vs.”
‘Hem devletin sosyal hizmeti hem de bilim olarak sosyal hizmet’
Son olarak intiharlara karşı mücadelede tüm topluma düşen görevleri hatırlatan Erkan şunları ifade etti: “Burada devletin de rolü vardır. Devlet sistemi, toplum sistemi, sivil toplum bütün bunlara düşen ayrı ayrı görevler var. Sadece kapsına götürüp yiyecek bırakmakla destek olmaz. İşte sosyal hizmet tam da burada devreye giriyor. Hem devletin sosyal hizmeti hem de bilim olarak sosyal hizmet daha çok dezavantajlı grupların sorunlarıyla mücadele etme ya da sorunlarını aşabilme noktasında bir destekte bulunabilmek önem kazanıyor. Dolayısıyla bu kapsamlı bir sorun ama hiç kimsenin aklında da intiharın sıfıra düşürüleceği diye bir şey yok. Çünkü insanlık tarihi boyunca bunun var olan bir sorun olduğunu görüyoruz.”
Özel Haber: Ali Abbas Yılmaz