Diyarbakırlı Sarı Pişo’nun ilk kitabı olan Diyarbakır Kızı İrma ve Sarı Pişo adlı kitabı çıktı. Kitaba Diyarbakır’dan yoğun ilgi var.
1968’de Kütüphane memuru Nazım’ın yönlendirmesiyle kompozisyon yazmaya başlayan Sarı Pişo, 52 yıl sonra ilk kitabını çıkardı.
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinin Alipaşa Mahallesi’nde dünyaya gelen ve asıl adı Arif Özavci olan Sarı Pişo, Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısını belgesel bir roman formunda okurlarıyla buluşturdu. Yazarlık serüveninde kendisini henüz yazar hissetmeyen Sarı Pişo’nun sosyal medya platformu Twitter’da 17 bini aşkın takipçisi bulunuyor.
Sarı Pişo’nun yeni kitapları da sırada
Komşuları Bedros, İrma ve kızlarının yaşamı üzerinden Sur’daki çok kimlikli çok kültürlü yapısını gerçek yaşam öykülerinde yıllar sonra okurların karşısına çıkardı. Babasının iş ortağı olan Terzi Bedros ve eşi İrma’nın Sur’daki yaşam öyküsünün Fransa’ya sürgün günlerine uzanan gerçek izlerini okuyuculara duru bir dille ve Diyarbakır şivesi ile aktaran Sarı Pişo için yazarlık yeni başlıyor. Yazarlığı öğrenme çabasının süreceğini belirten Sarı Pişo, kitabının ikinci baskısını yaptıktan ve ikinci kitabını da okurlarıyla buluşturduktan sonra yazarlığa daha emin adımlarla merhaba diyeceğini söylüyor.

İlk kitabını 61 yaşında çıkardı
Sarı Pişo için yazarlığı öğrenme faaliyetinin bir sonu yok. İnsan yaşamının her anında kendini geliştirmek için öğrenme çabasını daim kılmalıdır. “Amatör bir ruhla profesyonelce” yazarlık serüvenini sürdürecek olan çiçeği burnunda yazar 61 yaşında çıkardığı ilk kitabı ile Diyarbakır kültürüne eşsiz bir eser katmanın sevincini yaşıyor.
2 kitap yüzünden 3 ay hapislik
12 Eylül darbe günlerinde 2 kitap yüzünden 3 ay hapis yatan Sarı Pişo o günden beri siyasetten uzak durmaya özen gösterse de gerçek yaşam öykülerinden derlediği kitabına gelen kimi olumsuz eleştiriler onu siyasetin içine çekmeye çalışıyor. 12 Eylül’ün baskıcı günlerinde herkesin bir bahane ile demir parmaklıklar ardına hapsedildiği o karanlık dönemde Sarı Pişo yok yere yattığı Mamak deneyimine sıkı sıkıya bağlı kalarak, toplumun her kesimine kültürel olarak kapılarını açsa da siyaseten penceresini tüm politik çekişmelere kapatıyor. Z kuşağı ile de arası iyi olan Sarı Pişo için önemli olan, toplumdaki farklılıklara saygı gösterme erdemini taşıyabilmektir.

Adım adım yazarlığı öğreniyor Sarı Pişo
Sarı Pişo 8 yaşında Maria için “Haço” diye anılmayı göze alarak kavgaya girip başı yarılsa da Türkmen bir babanın ve muhacir bir annenin altın sarısı saçları olan kitap kurdudur. Küçük yaşta Kütüphane memuru Nazım ile tanışması onu kitapların büyülü dünyasına sevk etse de bu çorbada Terzi Bedros’un da emeği yabana atılamaz. Bedros’un, Nazım’a diktiği pantolon karşılığında Sarı Pişo kütüphanenin müdavimi oldu. İlk yazarlık dersini Kütüphane memuru Nazım’dan alan Sarı Pişo, kalemi eline aldı ve bir daha bırakmadı. İlk kitabını 52 yıl sonra çıkarabilmiş olsa da Sarı Pişo, maddi imkansızlıkları aştıktan sonra artık, kitaplarını okurlarla buluşturmasının önünde bir engel kalmıyor. Roman yazma tekniğini zamanla oturtan Sarı Pişo, sade bir dille ve Diyarbakır şivesinin rengi ile yazılarını kısa kısa kesitler halinde sosyal medya hesabından paylaşarak okuyucu kitlesini genişletiyor.
Sarı Pişo Ahmed Arif’le tanışıyor
Zaza Piro’nun Sarı Pişo diye seslendiği Arif Özavci, sosyal medyada da Diyarbakırlı Sarı Pişo olarak nam salamaya devam ediyor. Ankara’da gençlik yıllarında Ahmed Arif ile Fahri Babanın lokantasında tanışan Sarı Pişo, ünlü şair ile olan hemşeri muhabbetlerine de kitabında kısaca yer veriyor. Ahmed Arif’in çakırkeyf halde Zalım leyla diye ağladığına şahit olan Sarı Pişo için ünlü şair ile derin sohbetlere dalmanın hayalini de kurmadan edemiyor. Hemşerisi büyük şaire taksi çağıran ve onu kendisini korumak için uzak durması gerektiğini aktaran Sarı Pişo, onun kaygılı halini ve sürekli tutuklanmaktan bahsettiğini de belirtiyor.
Sur’un gerçek yaşam öyküsü yıllar sonra gün yüzüne çıktı
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde birçok mahallede olduğu gibi Alipaşa Mahallesinde de çok kültürlü yaşam tarzının milliyetçiliğin etkisiyle zamanla bozulmasına yazdığı anı romanı ile tanıklık ediyor, Sarı Pişo. İrma’nın göç ederken geri gelemeyeceğini, Maria’nın ona verdiği tokadan ve yanağına kondurduğu öpücükten dahi anlayamayacak bir yaşta yazarlığa başlayan Sarı Pişo için İrma teyze anne yarısıydı ve onun yokluğu onda derin bir boşluk yaratmıştı. Bedros ve İrma’nın Fransa’nın Lyon kentinde yaşadıklarını ise Mari’dan faks yoluyla öğreniyor ve romanını Maria’nın katkıları ile sonlandırıyor.
Gerçekçi ve mütevazi bir yazar yazın dünyasına merhaba dedi
İrma teyzenin özel anlarını yazdığı Ece Ajandası’na karaladığı kargacık burgacık kompozisyon denemeleriyle yazarlığa adım atan Sarı Pişo, kitabını çıkarmanın mutluluğunu yaşarken, yeni kitabı için de şimdiden hazırlık yapıyor. Özellikle Twitter takipçileri ile kurduğu sıkı bağlarla sosyal medya üzerinden kitabın tanıtımını ve dağıtımını yapan Sarı Pişo, 2 bin baskı yapan kitabının neredeyse yarısına yakınını okurlarıyla buluşturdu. Sarı Pişo artık yazarlığa daha emin adımlarla ve yaşanmış gerçeklerden biran bile kopmadan sağlamca ayağını edebiyat dünyasına basarken, yazdığı içeriklerle okurlarının gönlünde taht kurmaya başladı bile.