HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis kürsüsünde Roman yurttaşların sorunlarını dile getirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, TBMM’de Roman yurttaşlarının sorunlarına dikkat çekmek için basın toplantısı düzenledi. Kenanoğlu, Romanların sorunlarının ve taleplerinin Meclis’te tartışılmasından uzaklaşıldığını ifade etti.
Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 2022 bütçesinde Romanların yerini değerlendiren Kenanoğlu, Meclis’te iki haftadır devam eden bütçe görüşmelerinde birçok dezavantajlı grup için olduğu gibi Romanlara da bütçeden pay ayrılmadığını belirtti.
TBMM’de sadece iki tane Roman milletvekilinin olduğuna değinen Kenanoğlu, bu iki vekilin birbiriyle kürsüden çatıştırılmasını eleştirdi. “Meclis’te bir AKP’li bir de CHP’li olmak üzere 2 tane milletvekilli bulunuyor. Her yıl bütçe görüşmelerinde üzülerek izliyorum her yıl bütçede roman vekillerimiz birbiriyle çatıştırılıyor. Bu iki arkadaşımızın roman halkına ilişkin sorunları kürsüde dile getirmesi gerekirken, onların sorunlarını pür dikkat dinlemesi gerekirken, iki farklı partide olmalarından kaynaklı olarak sürekli birbiriyle çatıştırılıyorlar. Bu Meclis’in ve tüm milletvekillerin bir ayıbı olarak ortalığa saçılıyor” diyen Kenanoğlu, vekillerin dezavantajlı halklar arasında yer alan Romanların sorunlarına odaklanması gerektiğine vurgu yaptı.
Meclis’te 2 Roman vekil var
Meclis’te yaptığı basın toplantısını gerekçesini, “Roman halkına ilişkin STK’ların yaptığı çalışmaları ve buna ilişkin talepleri dile getirme ihtiyacı hissettim” sözleriyle açıklayan Kenanoğlu, şunları söyledi:
“2022 yılı bütçesi romanlar tarafından nasıl değerlendirildi? Bunu aktarmak istiyorum. Beni bu basın toplantısını yapmaya iten sebep aslında bu. Parlamentoda bulunan vekillerin arasında 2 tane roman milletvekillimiz bulunuyor. Bir tanesi Adalet ve Kalkınma Partisi’nden, biri de CHP’de olmak üzere iki tane milletvekilimiz var. Her bütçe görüşmesinde roman milletvekilinden birisi kürsüye Romanlarla ilgili kendi lügati çerçevesinde talepleri, eksiklikleri dile getiriyor. Hemen arkasından diğer milletvekilli sahaya sürülüyor. Adeta birlerini yalanlamak üzere, çatıştırmak üzere kurulu ‘horoz dövüşü’ niteliğinde bir kavgaya tutuşturuluyorlar. Ve Meclis’in geri kalanı da üzülerek söylüyorum gülümseyerek bunu izliyorlar. Buna ilişkin genel kurulda itirazda bulunduğum zaman. Kimi milletvekilleri ‘ne var kardeşim karşılıklı dans ediyor’ gibi bir ifade dahi kullandı.
“Eğlenceli durumun altında acı gerçekler var”
Romanlara ilişkin ‘Vur patlasın, çal oynasın’ şeklinde bir bakış açısıyla, algıyla karşılaşıyorlar. Bütünüyle sanki bir eğlence topluluğu, hem eğlenen hem eğlendiren bir toplummuş gibi bakıyorlar. Bu toplumun o eğlenceli halinin altında çok acı gerçekler var. Ülkemizde Romanlar, Domlar, Çingeneler diye ifade ediliyor, bu isimlerle tanımlanıyorlar. Çingene ifadesinin kendi içlerinde de bir ayrımcı dil olarak, birbirlerini dışlamak için de bazen bu kelimeyi kullanıyorlar. Bir Roman diğere Romana ya onlar çingene deyip dışlama aracı olarak da kullanılıyor. Diğer taraftan da meslekleriyle de tanımlanıyorlar; sepetçiler, kalaycılar, bohçacılar, hamamcılar, hamallar, halıcılar, sokak müzisyenleri gibi isimlerle de anılıyorlar Türkiye’de.
“Romanların uğradığı ayrımcılıklar devam ediyor”
Türkiye’de yaklaşık 3 ila 5 milyon arasında Roman olduğu tahmin ediliyor. Çünkü bununla ilgili istatistiki bir veri, çalışma yok. Dolayısıyla ok net bilinmiyor. İnanç olarak da çoğunlukla bulundukları ülkelerde inancına tabi topluluklar olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ise çoğunluğu Sünni Müslüman Romanların. Tabii önemli ölçüde de Alevi inancına mensup Romanlar da bulunuyor. Romanların uğradığı ayrımcılıklar üzerinden yıllar geçmesine rağmen maalesef hiçbir şekilde düzelmediğini ifade etmek gerekiyor. Bunların hepsi de aynı eşit derecede öneme sahip sorunlardır. Barınma sorunu yaşıyorlar ve tabanı duvarı olmayan barakalarda hayat sürüyorlar ve bu çok ciddi sıkıntılara neden oluyor. Zaman zaman kentsel dönüşümün uğradığı mahallelerde başka türlü mağduriyetlere uğruyorlar. Çünkü yaptıkları meslekleri icra edebilecekleri alanlardan öte klasik kentsel dönüşüm mantığı içerisinde çok katlı apartmanlara yerleştirilebiliyorlar. Hafızalarımızda vardır, 4’üncü kattaki dairesine atını çıkaran bir Romanın hikayesi zamanında haber olmuştu. Çünkü o Atı onun için geçim kaynağı ve aileden birisi gibi. Dolayısıyla onu barındırabilecek, besleyebilecek bir alan yoksa 4’üncü katında kendisine kentsel dönüşümde tahsis edilen odayı ona yaşam alanına dönüştürebiliyor mecburen.”
Roman yurttaşların eğitim ve istihdam gibi sorunlarına değinen Kenanoğlu konuşmasına şöyle devam etti: Diğer taraftan istihdam sorunuyla ciddi bir istihdam sorunu çok yaşıyorlar bunlar genelde kağıt ve hurda toplayıcılığı yapıyorlar bir kısmı da Sokak çalgıcılığı yapıyor bütün bu işlerde esaslı emeğin çok olduğu getirisinin gelir senin az olduğu işler olarak görülüyor sosyal güvencesi olmayan işler.
“Eğitimciler Roman çocuklara engelli raporu aldırıyor”
Roman vatandaşların yaşadığı önemli sorunlar. Bu hem barınma hem de istihdam sorunu beraberinde eğitim sorununu getiriyor. Özellikle roman çocuklarının akıllara durgunluk veren bir mağduriyetleri var. Roman çocukları bulundukları okullara gidemiyorlar gittikleri taktirde hem dışlanma ile karşı karşıya kalıyorlar. Hem de eğitimcilerin bunların yavaş öğrendiklerini ya çocuklara uyum sağlayamadıklarını söyleyip bu çocuklara üzülerek ifade ediyorum, zihinsel engelli raporu aldırıyorlar. Yani sağlam çocuklar hiçbir engeli olmayan çocuklar. Çocuklara birinci olarak zihinsel engelli raporu aldırıp bunları rehabilitasyon merkezine yönlendiriyorlar.
“Bölgesel eşitsizliklere ilişkin acil bir düzenleme gerekiyor”
Ekonomik koşullardan dolayı barınma koşullarından dolayı sistem koşullarından dolayı bunu yapamayan aileler rehabilitasyon merkezlerinin yardımlardan faydalanarak çocuklarını oraya göndermeyi tercih ediyorlar. Bu çocukların yaşamlarını etkileyen bir sonuç doğuruyor rehabilitasyon merkezini suçlanmak istemem ama kendileri de bundan memnunlar devletten katkı alıyorlar aileler mecburen çocuklarını geçindiremedikleri için tutamadıkları için bu katkıdan faydalanıyorlar esas eğitimciler okullarda müsebbibidir. Bölgesel eşitsizliği yaşayan bir ülkeyiz. Bu durumda dezavantajlı bölgeler oluşuyor. Romanlar da bunların başında geliyor. Ülkenin kaynaklarının eşit bir şekilde sağlanabileceğini dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılıkların yapılabileceği bir düzenlemeye ihtiyaç var.
“Hukuki destek verilmesi gerekiyor”
Diğer taraftan ırk ayrımcılığı kapsamında nefret suçları ve ceza yaptırımların olması gerekiyor. Özellikle roman ailelere bireylere yönelik şu anda karşısında herhangi bir yaptırımda olmadığı için bu ayrımcılık da olduğu gibi sürüyor. Türkiye’de zaten bu ayrımcılıklara birçok topluluk maruz kalıyor romanların ki çok daha yaşamsal ayrımcılık var. Bütün mevzuatların kapsamlı olarak elden geçirilmesi gerekiyor. Bu savunmasız gruplara önemler alınması gerekiyor hukuk desteği verilmesi gerekir.
“İstatistiki veriler yok, veriler için çalışma yapılmalı”
Eğitim, istihdam, barınma, sağlık, sosyal hizmetler ve adalete erişim gibi alanlarda elimizde istatistik elimizde istatistiği veri yok. Kim Roman derneklerin çalışmaları üzerine bu sonuçlara ulaşabiliyoruz Ama ciddi bir şekilde ülkenin hükümeti romanlarla ilgili veri oluşturması gerekiyor bu tür ayrımcılıklar ortaya koyabilecek bir istatistik çalışmayı ortaya koyabilecek olması gerekiyor.
“Roman bir belediye başkanı görmek için kaç yıl daha beklemeliyiz”
Romanlar şunu soruyor; belediyede acaba çalışabilecek miyiz? diye konuşan alanda da çok ciddi bir ayrımcılığa uğruyorlar. Roman bir belediye başkanı görmemiz kaç yıl sürecek daha. Bir milletvekili için 92’yi bekledik.
“Sorunları say say bitiremeyiz, sorunların çözümü için adım atılmalı”
Acil romanların barınma ve istihdam sorunlarının gerçekçi çözümlere ulaştırılması kavuşturulması gerekiyor ve Roman mahallelerinde çocuklar için kreş kadınlar içinde toplum merkezleri oluşturulması gerekiyor. Çünkü bir taraftan roman hayatın içerisinde çalışmak durumunda. Pandemi döneminde de aynı şekilde Roman yurttaşlar daha fazla etkilendi. Kağıt toplarken arabalarına el konuldu ve caza kesildi. Virüs öldürmese de zaten açlıktan ölecek haldeyiz salgının dün sonuçlarını ağır bir şekilde yaşıyorlar. Roman çocukları zaten eğitimden uzak bir de bu süreçte uzaktan eğitim kapsamı çerçevesinde. Geri kalan ise %50 ise bu eğitime ulaşamaz oldu. Çünkü internet ve bilgisayar imkanı olmayan aileler. Say say sorunları bitmiyor. Romanlar ülkemizde yaşayan en dezavantajlı grupların başında geliyor o nedenle bu sorunların çözülmesi konusunda adımlar atılması gerekiyor. PİRYOL