Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren 33 kişi, Sivas’ta Madımak Oteli önünde anıldı.
Burada kurumlar adına açıklama yapan PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, 31 yıldır sürdürülen adalet mücadelesinin dünyada eşine az rastlanır bir direnişin tarihi olduğunu söyledi. Erçe, “Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün kurumları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Alevi örgütlerinin öncülüğünde Sivas’ta bir araya gelen binlerce insan, Madımak Oteli’nde 33 aydın, yazar ve 2 otel çalışanının dinci-faşist kalabalıklar tarafından devletin kontrolünde yakılarak katledilmesini lanetledi.
Sivas Katliamı’nın 31. yılında birçok ilden yola çıkan binlerce insan, sabah saatlerinde Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Sivas Şubesi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi önünde bir araya gelip, burada kortejler halinde katliamın yapıldığı alana doğru yürüyüş gerçekleştirdi.
Özel ve Bakırhan Madımak önünde
Yürüyüşe CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, Sebahat Tuncel, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, DEM Parti ve CHP Milletvekillerinin yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.
Pankartlar
“Yolumuz uludur, ışığımız sönmez. Sonsuzluğa yürüyen Pir Sultan Abdal ölmez” yazılı pankartı açan ve katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşıyan kitle, yürüyüş boyunca, “Sivas’ı unutma, unutturma” ve “Sivas’ın ışığı sönmeyecek” sloganları attı. Yürüyüş esnasında pencere ve balkonlara çıkan yurttaşlar da kitleye alkışlar ile destek verdi.
Utanç Müzesi talebi
Taşıdıkları fotoğraflar ve karanfillerle Madımak Otelinin önüne gelen aileler, otelin “utanç müzesi” olması yönündeki taleplerini yinelediler.
Aileler otel önüne karanfil bıraktı
Madımak Oteli’nin bulunduğu Sivas İl Özel İdaresi’ne ait Bilim ve Kültür Merkezi önüne katliamda yaşamını kaybeden 33 insanın aileleri tarafından kırmızı karanfiller bırakıldı. Hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Semahlar dönüldü
Madımak Oteli önünde gerçekleşen anmada katledilen 33 can için semah dönüldü.
Erçe: 31 yıldır sürdürülen adalet mücadelesi bir direnişin tarihidir
Kurumlar adına ortak açıklamayı okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, 31 yıldır sürdürülen adalet mücadelesinin dünyada eşine az rastlanır bir direnişin tarihi olduğunu söyleyerek, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği genel örgütlülüğü, Alevi kurumları ve özelde de Sivas Madımak ailelerinin demokratik, insani ve vicdani talepleri bugüne kadar karşılanmadı. Üstelik aranmakta olan sanıklar yönünden devam eden Sivas Madımak davası, zaman aşımına uğratılarak düşürüldü. Sivas Madımak otelinin utanç müzesi yapılması, Madımak davasının da insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması talebimiz ise hiç duyulmadı. İktidarların bu ketum tutumları elbette siyasi ve ideolojik bir tutumdur. İktidarların katliamdan ve katliamcılardan yana olan bu tutumuna karşılık, bizim de adalet, eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, halkların barış içinde, özgür ve eşit yurttaşlar olarak bir arada yaşama iradesine bağlılığımızdaki ısrarımız siyasi ve ideolojik bir tutumdur” dedi.
AKP-MHP koalisyonunun uygulamalarına tepki
Sivas Madımak Katliamı’nın bugünkü siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliam olduğuna vurgu yapan Erçe, “Katliamlarla yüzleşmekten ve insani ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen AKP/MHP koalisyonu, seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atayarak, sandıklara darbe yapıyor. Madımak otelini utanç müzesi yapmamak için direnen AKP/MHP ortaklığı, işçilerimizin maden sahalarında daha fazla rant ve kar uğruna katledilmesine göz yumuyor. Dersim, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar başta olmak üzere yaşanmış katliamların bütün yönleri ile açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının açıklanması talebimize kulağını kapatan AKP/MHP iktidar bloku “dindar, kindar ve itaatkar bir neslin yetişmesi için özel programlar, projeler hazırlıyor ve yarının katliamcılarını yetiştirecek cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam ediyor” diye konuştu.
‘Alevileri bölüp parçalamayı hedefliyorlar’
ÇEDES ve yeni müfredat uygulamalarını eleştiren Erçe, “Biz Aleviler her yerde ve her fırsatta, ‘inancımızı tarif etmeyin, tanıyın, cem ibadetimiz, Cemevleri ibadethanemizdir, Alevilik Aleviliktir, Alevilik vardır ve haktır, asimile etmeye çalışmayın dedik, onlar Aleviliği öldürmeyi, Alevileri kendi içlerinde bölüp parçalamayı hedefleyen ve asimilasyon üssü haline gelen “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nı kurdular. Bu başkanlığı da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladılar” ifadelerini kullandı.
‘İktidara karşı birleşmek zorundayız’
Erçe son olarak şunları söyledi: “Yaşadığımız onlarca sorun, derin yoksulluk, derin kriz, buna bağlı olarak gelişen umutsuzluk, çaresizlik, işsizlik, açlık, intiharlar ne kadar olumsuzluk var ise hepsinin ana nedeni olan tekçi, katliamcı, Türk, İslam ve erkek egemen sistem ve bu sistemin yürütücüsü siyasal iktidardır. Artarak devam eden kadın cinayetleri bu iktidar anlayışının eseridir. Bu iktidara ve maruz kaldığımız anti demokratik uygulamalara karşı birleşmek zorundayız. Faşist ve şeriatçı bir abluka altında yaşamak istemiyor isek laik ve demokratik bir cumhuriyet için ortak mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin en büyük buluşma noktalarından biri 2 Temmuzdur. Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün kurumları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola mücadele etmeye çağırıyoruz.”
Sivas Katliamı için o dönemin siyasetçileri ne demişti?
Dönemin Başbakanı DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, oteli yakan azgın saldırganlar için “Çok şükür, otel dışındaki vatandaşlarımız bir zarar görmemiştir” demişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu iddia etmiş, “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasına” gönderme yapıyor ve şöyle diyordu:
“Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.”
Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu da Aziz Nesin’i hedef göstererek, “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir” ifadelerini kullanmıştı.
Koalisyonun ortaklarından SHP’nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü ise olaylar sırasında Aziz Nesin’le telefonla görüşerek, en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını söylemişti ancak hiç bir müdahale edilmedi. İnönü kendini, “Ne yapayım, yetkim yoktu” diyerek savundu.
29 Şubat 1993’te göreve getirilen Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, katliamın ardından 9 Temmuz 1993’te görevinden alındı. Karabilgin, “Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı” demişti. (Kaynak: PİRHA)