PİRYOL- Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanlar Divanı sonuç bildirgesinde, “Kim ya da kimler hangi kirli ilişkiler adına konuşursa konuşsun, Avrupa’daki Alevilerin sesi, nefesi olan AABF ve AABK’ ye karşı devlet hangi planı devreye koyarsa koysun bilinmelidir ki; tarihindeki direnci, Yol´a ikrarı esas alan biz Alevilerin birliğini bozamayacaklardır” ifadeleri yer aldı.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanlar Divanı Köln’de yoğun katılımlı toplantı gerçekleştirdi.
Toplantının sonuç bildirgesinde itibarsızlaştırma, bölme, çatışma ve kaos girişimlerine karşı AABF örgütlülüğüne sahip çıkılacağı vurgulandı.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanlar Divanı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde Avrupa’daki Alevi örgütlülüğüne yönelik karalama politikalarına dikkat çekildi.
Almanya Alevi hareketinin 35 yıllık kazanımlarına ve AABF’ye sahip çıkılacağının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“HEDEF GÖSTERİLMEMİZ TESADÜF DEĞİL”
“Pir Sultan’ın direnci, Yunus’un sevgisi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin ilmiyle yoğrulan, ocağını ikrarını Hak bilen Alevilerin Almanya’da kurduğu AABF, 35. Kuruluş yılını 16. Genel Kurul ile taçlandırmıştır. Bu genel kurul, tüm kirli propagandalara, itibarsızlaştırma girişimlerine, yalan ve iftiralara inat, AABF’nin birliğine, bilincine ve örgütlülüğüne sahip çıkarak kararlı bir irade ortaya koymuştur. Bu irade bizi daha kararlı daha güçlü kılmış, saflarımızı daha da sıklaştırmıştır. Son genel kuruldan bir yıl öncesinde başlayan kirli propaganda ve yöneticilerimizin hedef gösterilmesi tesadüf değildir. Tüm bu çabaların, AABF’yi itibarsızlaştırmak, bölmek, çatışma ve kaosla etkisiz hale getirmek için olduğunu çok iyi biliyoruz.
“RAHATSIZLIK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Çünkü AABF, Almanya’da kamu tüzel hakkını almış, okullarda verdiği Alevilik dersleri, Üniversitelerde Alevilik kürsüleri, yaptığı devlet sözleşmeleri, hak eşitliği anlaşmaları ile Aleviliğin “kendine özgü bir inanç” olduğunu kabul ettirerek makus tarihini tersine çevirmekle kalmamış; Türkiye’deki dergahlarımızla, ocaklarımızla, Alevi örgütlülüğümüzle, yol önderlerimizle dayanışma içerisinde bulunarak, mücadele ve birliğimizi daha da güçlendirerek yolumuza nefes, mazlumların, ezilenlerin seslerine çığlık olmuştur. İşte bazı çevrelerin ve işbirlikçilerinin rahatsızlıkları bundandır. Biz de bir bütün olarak rahatsızlık vermeye devam edeceğiz.
AABF’Yİ İŞLEVSİZ HALE GETİRME AMACI
Alevilerin, çağdaş insanlığa dair örnek bir mirası temsil ettikleri; Gerek Almanya Başbakanı Olaf Scholz gerekse daha önce Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından telafuz edilmesi çok değerli ve anlamlıdır. AABF, AKP-MHP rejiminin yalanlarını, baskılarını ifşa etmesi ve Türkiye’deki Aleviler ve demokrasi güçleriyle dayanışma içerisinde olması nedeniyle hedef alınmıştır. Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AABF’yi hedef göstermesi, ona tetikçilik yapan, işbirlikçi çevrelerin saldırıları, bu amaçla başlatılan kirli kampanyaların hedefi AABF’yi ele geçirme, bunu başaramazlarsa, bölme, itibarsızlaştırma ve çatıştırarak işlevsiz hale getirme amacını taşımaktadır. Tarihten buyana bu gibi planlar hep olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
“HANGİ MANTIKLA AÇIKLANABİLİR?”
Sormadan edemiyoruz: AABF’ye üye olmayan, hatta Alevilere düşmanca tavır takınanlar neden AABF’de kimin seçileceğini merak ederler? Hiçbir kirli ilişki, hiçbir devletin veya partinin kuklası olmadan, net bir şekilde barışı, kardeşliği, adaleti ve özgürlüğü savunan, kadına, çocuğa, doğaya sahip çıkmayı esas alan bu inanca neden düşmanlık gösterirler? Cemevlerimizin ibadet yeri olarak kabul edilmemesi, ziyaret yerlerimizin sular altında bırakılması, dergahlarımızın restorasyon adı altında tarihi dokusundan koparılması, çocuklarımızın zorunlu din dersi ve ÇEDES projeleriyle asimile edilerek laik eğitim sisteminden uzaklaştırılması, demokratik hak ve özgürlüklerin daraltılması, baskı ve zulmün artması, ırkçılığın yaygınlaşması, hangi mantıkla açıklanabilir?
“ER YA DA GEÇ HESAP VERECEKLER”
19-20 Ekim 2024’te yapılan AABF Genel Kurulu, bu tehlikeleri ve müdahaleleri görerek gereken cevabı vermiştir. AABF’ye yönelik kumpası bozmuş, birliğini ve gücünü pekiştirmiştir. Genel Kurulumuzun almış olduğu bu karar, AABF’yi hedef gösteren kişi, kurum ve özellikle devlet destekli yapılara verilmiş bir cevap olduğu gibi, içeride kişisel kin ve nefretle hareket eden ya da kaos yaratarak sonuç almaya çalışanlara da bir cevap olmuştur. Alevi düşmanlarına malzeme üreten, yalan ve iftiralarla bu kutsal davaya zarar verenler, er ya da geç bu topluma hesap vereceklerdir.
“AABF’NİN GÜVENİRLİĞİNE DİL UZATILAMAZ”
AABF, daha depremin ilk günlerinde devletin ulaşamadığı depremzedelere yardım elini uzatmış, üyeleri ve dostlarının fedakarca yaptığı bağışlarla o acılara derman olmaya çalışmıştır. Deprem bölgesinde konteynerler, çadırlar, giysiler, yemek ve ihtiyaç malzemeleri dağıtarak bizzat sahada yaraları sarmaya uğraşan AABF, AABK, Türkiye Alevi kurumları ve emek veren binlerce kişinin çabası, saygıyı ve teşekkürü hak etmektedir. Bu emek ve değerleri kirletmeye çalışanlar boş bir hayalin peşindedirler. AABF’nin çalışmaları ve bağış hesapları şeffaftır. Her bir harcaması kayıt altındadır. Hesapları anlaşılır ve açıktır. Kamuoyuna da detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Hiç kimse AABF’nin güvenirliğine, toplumdaki yerini zedeleyecek şekilde dil uzatma cürretini gösteremez. Bu emekleri koruma adına her türlü hukuki hakkımızı kullanacağımızı duyuruyoruz. Bu emekleri ve değerleri kirletmeye kimsenin hakkı yoktur, haddi de değildir.
“ALEVİLERİN BİRLİĞİNİ BOZAMAYACAKLAR”
Biz Alevilerin özlemi, Rıza Şehrinde olduğu gibi, kardeşçe, adil, paylaşımda eşit ve özgür bir düzen arayışıdır. Kim ya da kimler hangi kirli ilişkiler adına konuşursa konuşsun, Avrupa’daki Alevilerin sesi, nefesi olan AABF ve AABK’ ye karşı devlet hangi planı devreye koyarsa koysun bilinmelidir ki; tarihindeki direnci, Yol´a ikrarı esas alan biz Alevilerin birliğini bozamayacaklardır. Bizleri bir kalıba sokmaya, bizleri önlerinde diz çöktürmeye çalışanların hayallerini kursaklarında bırakarak, eğilmeden, bükülmeden, direnerek Yol´umuzda dimdik yürümeye devam edeceğiz. Hünkarın dediği gibi, Gün, Bir Olma, İri Olma, Diri Olma Günüdür. Aşk ile…”