Maliye Bakanı’nın “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” sözü çokça konuşuldu. Maaş dolarla alınmasa da doların maaşı etkilediği bir gerçekti.
Her şeye zam
Sahi maaşların dolarla alınması mı gerekiyordu, dolar kurundan etkilenmek için? Dolar yükselince iğneden ipliğe her kalem ürüne zam geldiği bir gerçek iken bu sorunun cevabını uzun uzadıya düşünmeye gerek olmasa da biz yine de biraz kafa yoralım. Vatandaşın temel derdi geçim olduğuna göre aslında bizi ilgilendiren en önemli parametre vatandaşın cebindeki paranın alım gücüdür. Maaşa zam geldi mi gelemdi mi, yüzde kaç zam geldi aslında bunun da bir önemi yok. Çünkü maaşa zam gelirken tüketim maddelerine ya da vergilere gelen zamları görmezden gelemeyiz. Yılbaşı bunun için en kritik zamandır çünkü hem maaş zamları hem de diğer zamlar için start verilen en kritik zamandır.
Yeni yılda yeni zamlar
Yeni yılla birlikte maaşlara gelen zamlarla henüz tanışamadan zaten anında iğneden ipliğe, temel tüketim maddelerine, vergilere vs. gelen zamlarla karşılaşırız. Aslında maaş zammı en az bir ay geriden gelir. Yani zam konusunda atı alan Üsküdar’ı geçmiştir ve bir yıl boyunca maaşlar hep diğer zamların peşinden koşmakla meşgul olacaktır. Tabii yıl içinde elektrik, doğalgaz, su zamları ikinci, üçüncü turu bindirir ve zam oranları yıldan yıla iki katına dayanır ama maaşa gelen zam en fazla yüzde 15’lerde sayıklar durur.
Çarşı pazardaki gerçek enflasyon
Bu tablo her yıl kendini tekrar etse de yılbaşında maaşa gelen zam için nedense olmadık hayaller kurulur. Hal bu ki, maaşın zamlanmış olmasının bir kıymeti yoktur, çünkü hiçbir şey durduğu yerde durmuyor. Her şeyin fiyatı katlandıkça katlanıyor ve vatandaşın cebindeki maaşın zamlı da olsa alım gücü her geçen gün daha da azalıyor. Aslında çarşı pazardaki enflasyon ya da vatandaşın geçim için harcadığı paranın miktarı her şeyin özetidir. Bunun için öyle makro ekonomik verilerle haşır neşir olmak gerekmiyor. Vatandaşa geçinebiliyor musunuz? Diye sorduğunuzda aldığınız yanıt aslında her şeyin özetidir. Geçim varsa mesele yok ama ya yoksa ve işte zurnanın zırt dediği yer burası.
Vatandaşın tek derdi geçim
Vatandaşın tek derdinin geçim derdi olması da aslında ülkedeki refahı gösteren en dolaysız tablodur. Refaha ulaşan toplumlarda geçim derdi yerini başka dertlere bırakır ama biz halihazırda yıllardır bunun ötesine geçebilmiş değiliz. Biz hala daha karnımızı doyurmanın telaşındayız. Kültür, sanat, sosyal yaşam, bilim, teknoloji vs. henüz bizden uzak olan dertlenme alanları. Biz halihazırda aç karnımızı doyurmanın eşiğini aşabilmiş değiliz. Biz hala da açlık sınırı şu kadar, yoksulluk sınırı bu kadar diye yapılan hesaplarla meşgulüz. Açlık sınırının altında kalan asgari ücret oranları ile yoksulluk sınırına ulaşma konusunda kurulan pembe hayallerle meşgulüz. Evet, biz hala daha keşke yoksulluk sınırında bir maaşımız olsun hülyalarındayız. Hal böyle olunca da insanca yaşamaya yeten bir ücret bize çok uzak geliyor.
Maaşınızı nasıl alırsınız?
Vaziyet böyleyken, maaşımızı dolarla mı almışız, Euro ile mi almışız. Altın mı aldık, gümüş mü sattık bunun ne önemi kalıyor ki. Geçim, paranızın alım gücü, asgari ücretin açlık, yoksulluk sınırının altında olması falan tüm bunları göz önüne aldığınızda maaşa gelen zam ya da maaşın dövizle alınıp alınmaması üzerine çok fazla muhabbeti uzatmanın bir anlamı yok. Ama memlekette her şeyin dövize bağlı olarak arttığı bir yerde maaş ve döviz ilişkisini görmezden gelmek pek akla mantığa uygun gelmiyor.
Kiminin maaşı kiminin zammı
Hem maaş var maaş var. Cumhurbaşkanı maaşına yüzde 8.3 zamlanıyor ve 88 bin TL’ye yükseliyor. Maaş zammı ise 6 bin 750 TL, yani asgari ücretle çalışan her işçinin hayalindeki maaş Cumhurbaşkanı’na zam olarak gidiyor. İşin bir de böyle bir yanı var.