Koçgiri; Cumhuriyetin kuruluş dönemini çevreleyen konjonktürde (toplu durum) ilk politik halk muhalefetinin yaşamsallaştığı bölgedir. Koçgiri’de ortaya konulan özgürlük mücadelesi, zaferle sonuçlanmamış olsa bile, insan hakları mücadelesi bakımından tarihe önemli bir not düşmüştür. Tarihi süreç iyi incelendiğinde bu durum apaçık bir şekilde görülecektir.
Etnik olarak Kürt, inanç olarak Alevi-Kızılbaş olan ve Sivas’ın Zara ilçesine bağlı Ümraniye, Karacaviran, Bolucan ve Beypınar nahiyeleri ile yöresindeki köylerde yaşayan Koçgiri aşiretleri 1921 Mart ayının başında TBMM’ne yazılı bir başvuruda bulunarak muhtariyet yani özerklik talep ederler. Zira 1920’li yıllarda yaşanan süreçlerde, Koçgiri aşireti ileri gelenlerine, halkın yerel düzeyde “kendi kendini yönetme” hakkının geniş bir şekilde tanınacağını ve yereldeki sağlık, eğitim ve iskân gibi konuların kendi idarelerine bırakılacağına dair sözler verilmiştir.
Koçgiri aşireti ileri gelenlerinin muhtariyet yani özerklik taleplerine, Ankara hükümeti tarafından hiçbir cevap verilmez. Açıkçası Ankara hükümeti verdiği sözde durmaz ve çıkardığı 13 Mart 1921 tarihli kararnameyle Merkez Ordusu Kumandanı Sakallı Nurettin Paşa’yı olağanüstü bütün yetkilerle donatarak Koçgiri üzerine salar. Rivayet odur ki Sakallı Nurettin şöyle der: “Zo diyenleri (Ermeniler) temizledik, Lo (Kürtler) diyenleri de temizleyeceğiz.” Merkez Ordusu Kumandanı Sakallı Nurettin Paşa’nın emrine de Karadeniz bölgesinde yapmış olduğu katliam ve talanlarla meşhur, çapulcu, yağmacı, tecavüzcü, çete lideri Topal Osman’ı da vererek Koçgiri bölgesinde operasyonu başlatır. Çarpışmalar Mart ayının ikinci yarısından itibaren ve Nisan ayı boyunca da bütün şiddetiyle devam eder.
Koçgiri’de çok kanlı ve trajedilerle dolu bir katliam süreci yaşanır ve aynı zamanda bölge halkı tam bir yıkım ve de talan politikasıyla karşı karşıya kalır. Onlarca köy yakılır, kadın çocuk demeden, taciz ve tecavüz olayları yaşanır. 24 Mayıs günü Genelkurmay Başkanlığına bir telgraf çeken Sakallı Nurettin; “Koçgiri’deki harekâtın bitmek üzere olduğunu, 500 kadar “asi”nin öldürüldüğünü bildirir!” 17 Haziran 1921 günü ayaklanmanın önderliğini yapan Alişan Bey ile Haydar Beyin etraflarının sarılmasıyla direniş son bulur. Ankara hükümeti tarafından görevlendirilen Sakallı Nureddin ve Topal Osman çetelerinin 6 Mart 1921- 17 Haziran 1921 tarihleri arasında Koçgiri bölgesinde yaşayan Kızılbaş-Kürt aşiretlerine karşı yapmış olduğu harekâtta binlerce insan çocuk, yaşlı, genç, kadın demeden katlediliyor. Evler, tarlalar yakılıyor o dönemde halkın geçim kaynağı olan hayvanları gasp ediliyor, insanlar açlığa ve sefalete mahkûm ediliyor…
Koçgiri katliamının resmi gerekçesi şu cümle de gizlidir: “bir kere asker topladık bir şey yapmazsak olmaz” ve Türkiye’de “Zo (Ermeniler) diyenleri imha ettik, Lo (Kürtler) diyenleri de ben kökünden temizleyeceğim…” 31 Mayıs 1921 tarihinde Sivas’ta vali olarak göreve başlayan ve görevinde ancak 2,5 ay kalabilen Ebubekir Hazım Tepeyran, anılarında, Koçgiri katliamına dair şunları söylüyor: “Köyler hiç gerek yokken yakılıp yıkıldı, suçlu suçsuz binlerce insan ölüme mahkûm edildi. Halkın barınakları tahrip edildi, malları ellerinden alındı. Koçgiri hadisesini bastırmakla görevlendirilmiş olan Nureddin Paşa bu görevini, göz önüne getirilemeyecek derecede çok şiddet, hatta dehşetle bastırdı.” Ebubekir Hazım Tepeyran bu durumu Ankara’daki yetkililere bildirmesine rağmen Koçgiri’deki katliam yedi ay sonra yani 1921 Ekim ayının başında TBMM’de gündeme gelir.
TBMM Koçgiri Tahkikat Komisyonu Raporunda, Merkez Ordusu’nun yapmış olduğu tenkil hareketiyle 1000 Kürdün öldürüldüğü, malının mülkünün gasp edildiği, 1623 hanenin ve 107 köyün yakıldığının tespit edilmiştir deniliyor. Koçgiri katliamıyla ilgili Mecliste yapılan konuşmalara bakıldığında; Sakallı Nurettin’in Karadeniz’de ve Koçgiri’de yaptığı kıyım-gasp ve işlediği insanlık suçları için cezalandırılması isteniyor. TBMM’de 5 Ekim ve 29 Ekim 1921 tarihlerinde yapılan gizli görüşmeler sonucunda Merkez Ordusu Kumandanı Sakallı Nureddin, Koçgiri ve Karadeniz’de yapmış olduğu kıyım ve talanlar nedeniyle görevinden alınmasına ve yargılanmasına karar veriliyor. Meclisin vermiş olduğu bu karara karşı, Meclis Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa kararlı bir şekilde karşı tavır sergileyerek Sakallı Nurettin’i savunuyor, koruyor ve verilen bu karara itiraz ediyor.
Devamında Sakallı Nureddin ile ilgili kararı kendisinin ve Genelkurmay Başkanının vereceğini söylüyor. TBMM’nin 16 Ocak 1922 tarihindeki oturumunda Sakallı Nureddin hakkında meclisin vermiş olduğu kararın ağır olduğunu söyleyerek Meclisin aldığı yargılama kararını değiştirmesini öneriyor… Bu öneri üzerine Sakallı Nureddin hakkındaki karar yeniden oylanarak yargılanmasına gerek olmadığı kabul ediliyor. Meclis Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, bütün bunlarla da yetinmiyor yaklaşık sekiz ay sonra Sakallı Nurettin’i Birinci Ordu Komutanlığı’na getiriyor… Egemenlerin karakteristik özelliklerinden biri de kendilerine tabi olan ‘cellâtları’ koruyup kollamalarıdır. Buna işleri bitene kadar himaye etmekte diyebiliriz!
Ebubekir Hazım Tepeyran yıllar sonra yazmış olduğu anılarında vicdanının sesine kulak verir ve Koçgiri katliamına dair şunları yazar: “Ümraniye bucağı ve Zara ilçesinin merkezine bağlı (…) 132 köy, savaşan düşman istihkâmları gibi yakılmış, yıkılmış ve yüzlerce nüfus öldürülmüştür. Ayrıca bütün mal, eşya, zahire ve hayvanları yağma olunmuştur. Binlerce nüfus da dağlarda, kırlarda, açlıktan ve yoksulluktan ölüme bırakılmıştır…” Devamında da “yazmadıklarım, yazamadıklarım, yazmak azabına tahammül ettiklerimden az değildir” diye de not düşer. Sanırım Tepeyran’ın bu sözleri, Koçgiri’de yapılanların bir katliam değil bir soykırım olduğunu anlamamız için yeterlidir. Merkez Ordusu Komutanı Sakallı Nurettin ve emrindeki Topal Osman çeteleri, Koçgiri’yi yakıp yıkmayı ve talan etmeyi Ankara hükümeti’nin verdiği yetki ve görev dâhilinde gerçekleştirmiştir. Koçgiri kırımın ve talanının sorumlu dönemin Ankara Hükümeti’dir!
Evet, tarih nice zalimler gördü hepsi gelip geçtiler, sadece ve sadece zalimlikleriyle anıldılar, zalimleri kınıyor ve lanetliyorum. Koçgiri’de ortaya konulan özgürlük mücadelesine önderlik eden Alişan Bey, Haydar Bey, Alişer Efendi, Zarife Ana, Nuri Dersimi ve burada ismini sayamadığımız nice Koçgirili halk kahramanlarının anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Yüz bir (101) yıl önce Koçgiri’de yapılan bu katliamda katledilen tüm Canlarımızı sevgi, özlem, minnet ve saygıyla anıyorum. Devirleri daim, mekânları gönüller olsun. Aşk İle.
KAYNAKLAR:
1-https://alevinet12.com/yazarlar/mehmet-kabadayi/1920-1921-kocgiri-katliami/
2-https://alevinet12.com/yazarlar/mehmet-kabadayi/kocgiri-katliamina-dair-mecliste-yapilan-tartismalar/
3-https://alevinet12.com/yazarlar/mehmet-kabadayi/kocgiri-katliamina-dair-ebubekir-hazim-tepeyranin-anilari/
4- Mehmet KABADAYI, Osmanlı Ve Cumhuriyet Dönemi Kitle Katliamları, Vesta Yay, 2015.