Dünya işçi sınıfı Covid-19 pandemisinde üretime devam ederken, salgın sonrası oluşacak kabarık faturanın da yükü altında bırakılacak.
Bütün ülkelerin işçileri, emekçileri ve yoksul halk kitleleri korona günlerinde çok ağır bedeller öderken, pandemi sonrasında yaşanacak krizin faturasının da sırtına yıkılmasını önlemek için, ekonomik taleplerini yükseltmek zorundadır.
İşçi sınıfı
Feodalizmin yıkıntıları üzerinde ortaya çıkan kapitalizm burjuvazi ve proletarya olarak iki sınıfı da yarattı. Kapitalizm doğuşu, ezen ezilen, sömüren sömürülen olarak ortaya çıkan bu iki sınıf arasında da uzlaşmaz çelişki olan Burjuvazi ile Proletarya arasında ki sınıf çelişkisini de beraberinde getirdi. Dünya genelinde siyasi iktidarı ellerinde bulunduran Burjuvazi ve onun siyasi temsilcileri devlet aygıtını işçi ve emekçileri baskı altında tutmak için kullandı ve kullanmaya da devam etmektedir. Ülke ve dünya genelinde işçi ve emekçilerin, burjuvaziye karşı sayıca ezici bir üstünlüğünün olduğu açıkça orta yerde durmaktadır. Ülkeler bazında bir avuç burjuvazinin karşısında milyonlarca işçi ve emekçi bulunmaktadır. Sermaye sahibi bir avuç burjuvazi, ezici çoğunluğu temsil eden işçi ve emekçileri iliklerine kemiklerine kadar sömürdüğü gibi elinde bulundurduğu siyasi ve askeri güçle de baskı altında tutmaktadır.
Sınıf bilincinden yoksun kitlelerin çaresizliği
Örgütlü burjuvazi karşısında sınıf bilincinden yoksun örgütsüz ve dağınık bir işçi sınıfı güçsüz bir şekilde, ağır baskı ve sömürü karşında çaresizce bir duruş sergilemektedir. Burjuvazi karşısında üretimden gelen güç gibi çok önemli bir silaha sahip olan ama o gücün farkında olmak ve onu kullanmaktan çok uzak olan işçi sınıfı, gücünü asıl hedefe yönlendirmek bir yana, burjuvazinin suni olarak yarattığı dil, din, ırk, cinsiyet gibi farklılarla kendi arasında bölünmüşlük ve kavgalarla boğuşarak enerjisini boşa harcamaktadır. Sermaye karşısında aynı kaderi paylaşan işçi ve emekçiler bu suni bölünmüşlükten dolayı da burjuvazinin ekmeğine yağ sürmektedir.
Burjuvaziye yedek olmanın bedeli
Dünya genelinde siyasi gücü ekinde bulunduran burjuvaziyi iktidarda tutanlar da kendi aralarında yaratılan suni bölünmüşlük ve örgütsüzlükten dolayı yine işçi ve emekçilerdir. Kendi sınıf örgütlerini yaratıp ya da sınıf sendikalarının tepesine çöreklenmiş ağaları indirerek oraları güçlendirmek yerine Burjuvazinin temsilcisi partilerin peşine takılarak onları güçlendirerek iktidarda kalmalarını sağlamaktadırlar. Bu parti ve örgütlerin peşine takılmaları burjuvaziyi daha da güçlendirirken, siyasi kazanç elde etmek bir yana ekonomik olarak ta kendilerini daha da güçsüz bir hale getirmektedirler.
Ekonomik talepler ve üretimden gelen güç
Sınıf bilincinden yoksun işçi ve emekçilerin Burjuvazi karşısında siyasal haklar elde etmek bir yana, talep etmeyi düşünebilmesi bile imkânsızdır. Ancak her geçen gün daha fazla sömürülerek yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilen bir sınıfın ekonomik talepleri için mücadele etmesi için sınıf bilincine sahip olması gerekmez. Ekonomik mücadele kendiliğinden gelişen ve çoğu zaman da sonuç alan bir mücadeledir. Kapitalizmin ilk ortaya çıktığı o vahşi baskıya ve azgın sömürüye karşı yanlış olsa da makinelerin parçalandığı döneme gitmeye gerek yok daha çeyrek asır bile olmadığı yakın zamanda Ürdün ve Mısır da farklı tarihlerde ortaya çıkan direnişlere bakmak gerekir. Örgütlenmeden, bilinçten, seçimden, demokrasinin kırıntılarından bir haber olan her iki ülkede de farklı yıllarda ekmeğe yapılan zamlar işçi, emekçi ve yoksul halkı sokaklara dökmüş ve o zamlar geri çekilmişti. Ekonomik talepler uğruna mücadele etmek için sihirli bir değneğe ihtiyaç yoktur. Yeter ki üretimden gelen gücün farkına varılabilsin.
Covid-19 krizinin yükü emekçilerin sırtında
Dünya şu günlerde Covid-19 belasıyla baş başa kalmışken krizin yükünün ağırlığı yine işçi ve emekçilerin sırtına yıkıldığı da orta yerde durmaktadır. Dünya genelinde Siyasi iktidarı ellerinde bulunduran burjuvazinin temsilcileri covid-19 küresel salgınına karşı ekonomik paketler açıklarken sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini görebilmekteyiz. Amaç açıklanan paketlerle büyük sermayenin ayakta kalmasını sağlamaktır. İşçi ve emekçiler başta olmak üzere yoksul halk kesimleri ise ya hiç düşünülmüyor ya da kırıntılarla idare etmeleri öğütleniyor. Yaşadığımız şu kriz günlerinde milyonlarca işçi işini kaybederek yoksulluk sınırının da altına çekilerek açlığa mahkûm edilmiş durumdalar. Emekçiler eğer virüsten ölmezse açlıktan ölecek hale getirilmiştir. Üretim olmazsa ülke ekonomileri batar denilerek çalıştırılan işçiler ise sosyal mesafe ve koruyucu tedbirler almak bir yana adeta virüse davetiye çıkartılacak bir şekilde çalıştırılıp yaşamları tehlikeye atılmaktadır. İşçiler ölebilir yeter ki sermaye kayıpları yaşanmadan sömürü devam edebilsin.
Virüs sonrası da krizin faturası yine emekçilere kesilecek
Covid-19 küresel salgını yaşadığımız şu günlerde Dünya genelinde ekonomik bir kriz de yaşanmaktadır. Bu günlerde çok ağır bedeller ödemekte olan işçi ve emekçiler krizin ekonomik yükü sırtlarına yıkılmışken, sağlık sorunları ve can kayıplarına uğramaktadırlar. Küresel salgın sona erdiğinde ise dünya ekonomisinin önemli bir oranda darbe yemiş ve gerilemiş olduğu da ortaya çıkacaktır. Salgın günlerinde bedel ödeyen işçi ve emekçiler salgın sonrası günlerde de ekonomik krizin tüm faturasının kendilerine kesildiği yaşayarak öğrenecektir.
Emekçiler, krizin yükünü sırtlarından atabilecekler mi?
Burjuvazi her krizde olduğu gibi bu krizde de sınıf karakteri gereği yapması gerekeni yaparak işçi emekçi ve yoksul halk kesimlerine önemli bir yük çıkartacağı kesin ve kaçınılmaz bir şeydir. Önemli olan işçilerin ve emekçilerin alacakları pozisyon ve gösterecekleri tepkiler belirleyici olacaktır. Ya dil, din, ırk, cinsiyet gibi suni ayrımları bir yana bırakarak kader birlikteliği yapıp daha fazla kaybetmek istemeyerek ve kaybettiklerini geri almak üzere ekonomik talepleri uğruna kitlesel bir karşı duruş sergileyecekler. Ya da siyasi iktidarlardan medet umarak sadaka kültürüne bağlı kalarak krizin yükünü de sırtlanarak yoksulluk ve açlığı dibine kadar yaşayacaklardır.
Dünya genelinde İşçi ve emekçiler birinci yolu seçerek hareket ederse ekonomik kazanımlar elde ederken kendilerini her platformda satan sendikanın tepesine çöreklenmiş olan ağaları da bir tarafa iteceklerdir. Bu kazanımlar aynı zamanda siyasi talepleri ile birleşerek daha ileri taleplerin de yolunu açabilecektir. Hangi yolu seçeceklerini de Virüsün bittiği süreçte izleyip göreceğiz.
Direnecek ülke halklarının mücadelesi domino etkisi yaratabilecek mi?
Bütün ülkelerin işçileri, emekçileri ve yoksul halk kitleleri şu dönemde çok ağır bedeller öderlerken bazı ülke halklarının, özellikle ileri işçi ve aydınlarının önderliğinde bir karşı duruş sergileyeceği ve ekonomik taleplerini en üst perdede seslendirecekleri elbette ki kaçınılmaz olacaktır. Fakat bu bazı ülke halklarının mücadelesi diğer ülkelerde bir domino etkisi yaratır mı? Şimdiden bunu kestirmek kolay değil tabi. Krizden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyenlerin haklı çıkmasını sağlayacak olan da yaratılabilecek bu domino etkisi olacaktır. Aksi çok daha ağır beden ödemeye mahkûm işçi ve emekçilerin olduğu bir Dünya ile karşı karşıya kalınacaktır.
1 Mayıs
Covid-19 dünya genelinde katliam yapmakla kalmamış aynı zamanda yaşam biçimi ve talepleri de değiştirmiştir. Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler her 1 Mayıslarda ağır bedellerde ödemiş olsalar alanları, meydanları, sokakları birlik-dayanışma ve mücadele alanlarına çevirmekten geri durmamışlardı. Covid-19 gibi bir belanın gelebileceğini kestiremeyen işçiler, emekçiler, yüreği emekten yana atanlar ilk defa alanlara çağrı yapmıyor, yapamıyor. Dünya genelinde, Burjuvazi ve onun temsilcisi siyasi iktidarlar 1 Mayıs’ta ilk defa bu kadar rahat bir nefes almıştır. Konulan yasak yok, alınan onca tedbir yok, sokaklara polis-asker yığmak yok, jop yok, gaz yok, dayak yok, gözaltı yok, meydanları zorlayanlar yok, ellerinde pankartlarıyla akın, akın gelen işçiler, emekçiler, emek dostları yok. Burjuvazinin her zaman isteyeceği, arayıp ta bulamayacağı bir ortamı da yaratmış oldu Covid-19
1 Mayıs işçi ve emekçinin bayramı kutlu olsun.