Dolar aşağı dolar yukarı yine olan dar gelirli vatandaşa oldu. Döviz yükselirken artan fiyatlar döviz düştüğünde yerinde saydı ve vatandaş yine kendi derdine yandı.
Döviz kurundaki hareketlilik dün yukarı yöndeydi, bugün ise aşağı yönde. Döviz yükselirken de düşerken de kar edenler bir yanda döviz yükselirken de düşerken de zarar edenler de diğer bir yanda. Her iki durumda parası çok olanlar kar ederken, her iki durumda da parası az olanlar zarar etti.
Dolar yükseldi ve düştü ama aradaki fark kime yaradı?
Paradan para kazananlar dolar 8 TL’den 18 TL’ye çıkarken ciddi karlar ettiler ve adeta paralarını katladılar. Doların 18 TL’nin üzerine çıkmasından dar gelirli insanlar ise zarar etti, çünkü ceplerindeki paranın alım gücü eridikçe eridi. Kıyıda köşede az bir birikmişi olanlar ise paraları daha fazla erimesin diye dolara ya da dövize yatırdılar. Ancak bir gecede olan oldu ve dolar, altın sert bir düşüş yaşadı. Bu sırada dövizini birileri ise bozdurdu. Bankalar da makası açtı ve her şeyden habersiz küçük yatırımı olan yurttaşlar ise olan biten karşısında kalakaldılar. Ve yüksek kurdan aldıkları altını, dövizi bozamadan gün gün eriyişini seyrettiler.
Hazine Bakanı kamu bankalarıyla toplanıyor ve öncesinde her şeyi kararlaştırıyorlar. Birileri de dövizin, altının düşeceğini önceden bilerek pozisyon alıyorlar. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati ne diyor: “15 liradan, 16 liradan, 17 liradan dolar alanlar büyük finansörler değil. Büyük finansörler, bu işin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar. Şimdi kara kara düşünüyorlar.” Demek ki, neymiş olan yine vatandaşa oldu. Elinde 3 kuruş birikimi erimesin diye çaba harcayan küçük yatırımcı çarpıldı. Peki, çarpılan belli de çarpan kim?
“Kur korumalı TL vadeli mevduat” ürünü diye bir sistem devreye koydular ve bireylerin açtığı TL vadeli hesaplarda, hesabın açılış tarihindeki kur ile vade sonundaki kur değişimi faiz oranı üzerindeyse, aradaki fark müşterinin hesabına TL olarak yansıtılacak. Bu fark da Hazine’den karşılanacak. Küçük yatırımcı nasıl olsa çarpıldığı kadar çarpıldı ve bu saatten sonra daha fazla zararı göze alacak durumu kalmadı. 17 TL’den dolar ya da 1000 TL’den altın alıp bunu 11 TL’den ya da 560 TL’den bozacak mı? Ya yatırımının kendi değerine gelmesini çaresizce bekleyecek ya da daha fazla zarar edip altınını, dövizini bozacak ve “Kur korumalı TL vadeli mevduat” hesabına geçecek. Yani, küçük yatırımı olan yurttaşlar için mevcut hal hiç de iç açıcı değil. Ancak büyük yatırımcı için sorun yok. Dün dövizini yüksek kurdan bozanlar bugün “Kur korumalı TL vadeli mevduat” hesabına geçmekte bir sakınca görmeyecekler, çünkü bir de vatandaşın sırtından parasına korunma garantisi elde etmiş olacaklar. Birileri hazineyi doldursun, birileri de boşaltsın. Ne güzel memleket. Her daim fakirin sırtından geçin babam geçin…
Dolar düştü, düşsün, daha da düşsün. Buna itiraz eden yok. Yalnız madem dolar düştü, düşüyor ve daha da düşecek, peki fiyatlar neden düşmüyor? Dolar yükseliyor diye yükselen fiyatların dolar düştüğünde yerinde sayması normal mi? Bi zahmet fahiş fiyatlar da insanların yaşamından çıksın. Yurttaşların doların düşmesine sevinebilmeleri için buna fiyatların düşmesinin de eşlik etmesi gerekiyor. İnsanların temel tüketim maddelerine gelen zamların geri alınması için kim ne yapacak? Yurttaşın asıl ilgilendiği nokta bu. Ev kiraları düşecek mi? Faturalar düşecek mi? Temel ihtiyaç maddelerine gelen fahiş zamlar geri alınacak mı? 25 TL olan mercimek kaç TL olacak? Un fiyatları, yağ fiyatları ne olacak? Yerli besici yem fiyatlarının düşmesini bekliyor, ne yapsın beklemesin mi? 18 litrelik sıvı yağ hala 500 TL, buna bir müdahale gelecek mi? Vatandaş geçinebilmek için bütün bunları merak ediyor. Dolar düştü iyi de fiyatlar da düşecek mi?
Eğer dolar sadece düştüğüyle kalacaksa, bu düşüş reel olarak fiyatlara yansımayacaksa, düşse ne düşmese ne? Vatandaş dolar zengini değil, dolar zengini olanlar belli. Zaten onlar dövizdeki dalgalanmadan voleyi vurdular. Onların tuzu kuru. Dolardan dolayı fiyatı yükselen ne varsa dolar düştüğünde de fiyatı düşmeli. Ama ne yazık ki, bu böyle olmuyor. Herkesin kendisine göre bir hesabı var. Kimi diyor ki, zaten elimdeki malı yüksek fiyattan aldım, nasıl ucuza vereyim. Ama doğru dürüst denetim de yok. Kim nereden kaça aldı, ne kadar aldı, alışı nedir satışı ne olmalı vs. diye bir kontrol yok. Peki, bu sorun nasıl çözülecek? Kim neyi ne kadar stok etti, stokları eritilene kadar vatandaş ne hale düşecek bunu soran eden de yok? Bugüne kadar yapılan denetimler de ortada. Yine herkes tutturduğu fiyattan vatandaşın cebindeki 3 kuruş parayı kapmanın peşinde olacak. Hasılı her zamanki gibi yine altta kalan vatandaşa olan olacak.