Cem Ali
Alevi toplumunun köyden kente göçle birlikte geçirdiği değişimin sonuçları hala daha pek bilince çıkarılmış değil.
Türkiye’de 68 gençlik ve işçi hareketini ortaya çıkaran maddi toplumsal yapının temelini döşeyen sanayileşme adımları her ne kadar emperyalist sermaye yardımlarına bağlı olarak ortaya çıksa da sonuçta kırdan kente göçü hızlandıran bir etkendi.
Türkiye coğrafyasında daha çok çorak ve dağlık alanlara sıkışan Alevi nüfus da kırlarda kıt olan geçim koşullarının da etkisiyle kente göçün en yoğun olarak yaşandığı yerler oldu. Alevi köylerinden tabiri caiz ise kentlere ve bir ölçüde de Avrupa ülkelerine -özellikle Almanya’ya- yoğun bir göç yaşandı. Alevi köylerde ya durumu çok iyi olan birkaç köylü ya da durumu hepten kötü olan birkaç kişi veya yaşlılar kaldı. Gençlik ise İstanbul başta olmak üzere sanayinin gelişmekte olduğu büyük şehirlere göç etti.
Alevi toplumundaki değişimde kırdan kente göçün etkisi
Tabii ki söz konusu bu göç sadece Alevilere has bir göç değildi, feodal ilişkilerin çözüldüğü kırsal alanlarda kentlere olan göç Türkiye toplumunun genelini kesen bir olguydu. Alevi toplumu ise yerleşik oldukları kırsal alanların olağanüstü zor koşullarından kaynaklı bu göçü daha yoğun olarak yaşadı. 60-70’li yıllarda hane sayısı 150 ile 70-80 olan Alevi köylerinde 80 sonrasında hane sayısı parmakla sayılır hale gelirken, Alevi olmayan kimi köyler ise belediyelik hale geldi.
Alevi toplumunun kırdan kente göçüyle birlikte feodal ilişkilerin hakim olduğu yaşam tarzı yerini kent kültürünün üretimine bıraktı. Aleviler ise kentlerde bu kültüre en çabuk adapte olan topluluk oldu. Bu hızlı geçişte Alevi köylerindeki talip dede ilişkisinde, kentlere göçle birlikte bir kopuş yaşandı. Alevi köylerinde özellikle 80 sonrasında gizli gizli yapılan cemler kente göçle birlikte hepten unutulur oldu. Öyle ki, Alevi toplumunun 90 sonrası Avrupa’daki Aleviler üzerinden yeniden örgütlenmesine kadar adeta Alevi toplumu üzerine ölü toprağı sepildi.
Alevilerde örgütlenme ihtiyacının oluşmasında 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta yaşanan Madımak katliamı, Gazi olayları ayrı bir etki yarattı. Yaşanan bu katliamlar Alevilerdeki birlik ve örgütlenme ihtiyacına tersten de olsa bir ivme kattı. Bu süreçten sonra Alevi örgütlenmesinin özellikle cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması, zorunlu din derslerine karşı mücadele ve Alevi derneklerinin, vakıflarının fiili olarak cemevleri hayata geçirmeleri kentteki Alevilerin bir araya gelişlerini de hızlandırdı.
Gelinen noktada Alevi kurumları toplumda ağırlıklarını hissettirir noktaya doğru ciddi bir ilerleme kaydetti. Öyle ki, bugünlerde artık Alevilerle birlikte aşure dağıtımı yarışına dahi girildi. Yine devlet erkanının Alevi etkinliklerine katılımı da yer yer gözlenmeye başladı. Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmamakta ayak direndiği bir noktada bütün bunların anlamını Alevi toplumu daha iyi değerlendirecektir. Ancak Alevi kurumlarının ya da toplumunun bir araya gelme iradesi birilerinin şöyle ya da böyle dikkatini çekmiş durumdadır.
Öte yandan Alevi toplumunun inanç, ibadet ve etkinlik noktasında cemevleri üzerinden bir araya gelişleri her ne kadar bir ölçüde sağlansa da Alevi toplumunun ve özellikle de Alevi gençliğinin ağırlıklı bir kesiminin hala daha gelişmeleri uzaktan seyrettiği de bir gerçek. Aslında bu durumun en iyi farkında olanlar da yine Alevi kurum yöneticileri, çalışanları ve tabii ki Alevi Dedeleridir. Aleviler kent yaşamı ile birlikte özünde Alevi kimliğini, değerlerini koruduklarını ifade etseler de ya da Aleviliklerine sahip çıktıklarını belirtseler de sonuçta Alevilerin ibadethanesi olan Cemevlerindeki etkinliklere de yeteri kadar ilgi duymuyorlar.
Bunun elbette ki birçok nedeni vardır. Ama bu yazı kapsamında bunlara girecek değiliz ancak bir durum tespiti olarak ifade etmiş olalım. Alevi toplumunun kentleşmeyle birlikte adapte olduğu yaşam tarzı ile Cemevleri arasındaki makas farkının etraflıca irdelenmesine ve gerekli sonuçların çıkarılmasına ciddi şekilde ihtiyaç var.