PİRYOL- Diyarbakır’da katledilen Narin’in duruşması verilen aranın ardından ifadesi alınan anne Yüksel Güran, Narin çıktıktan sonra bir daha kendisini görmediğini söyledi.
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe kırsal mahallesinde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne dair açılan davanın ilk duruşması görülüyor. Amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın duruşması Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Sanıklar hakkında “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Yüzlerce avukatın yanı sıra çocuk ve kadın örgütleri, milletvekilleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri, duruşmayı izliyor. Sabah erken saatlerinde başlayan duruşmada ilk olarak Nevzat Bahtiyar ve Enes Güran’ın ifadeleri alındı.
Duruşma verilen ara ardından tutuklu anne Yüksel Güran’ın ifadesinin alınmasıyla başladı.
YÜKSEL GÜRAN: NARİN ÇIKTIKTAN SONRA GÖRMEDİM
Olay gününe dair anne Yüksel Güran şunları söyledi: “Sabah 05.00’te ben bahçeye gittim bamya topladım. Önüme bir köpek çıkmış. Eve geldim Osman’ı çıkardım. Oğlum gurbetten gelmişti, keyifliydim. İndiğim zaman Arif ve Muzaffer telefonla konuştu. Muzaffer kahvaltıya geldi. Son soframız güzel oldu. Sonrasında bize zehir ettiler. Biz yemeği yedik Muzaffer ve Arif Batman’a gidecekti. Baran’da gelini alışverişe götürecekti. Enes’in elbiseleri götürdüm. Halen Narin evdeydi. İşimi gücümü evden yapıyordum. Narin, ‘Anne ne zaman bana gelinlik alacaksın’ diyerek, yanıma geldi. Allah belasını versinler, bırakmadılar. Bir benle bir Enes abisinin yanına gidiyordu Narin, oynuyordu. Mutfakta çay ve kahve içiyorlardı. Düğünümüz vardı. Muhammed eve geldiğimde şarkı söylüyordu. Telefonum çocuklar evde olduğunda sürekli evdeydi. Telefon onlardaydı. Narin patates kızartması istedi, öğlende ona patates kızarttım. ‘Saat kaç, saat kaç’ diye Narin soruyordu. Saate baktım saat 13.00’tü, bulaşık yıkadım, ev iş yaptım. Narin gitti, geldi ‘Kuran kursuna geç kaldım’ dedi. Narin, ‘Saat 16.00’ya kadar kursta kalacağım’ dedi. ‘Sıcaktır gitme’ dedim. Ama beni ikna etti gitti. Çığlık attı çok mutluydu. Narin evden çıktıktan sonra kuran çarpsın onu görmedim. Ben çok yorgundum yattım. Kalktığımda Enes de yatıyordu, Muhammed ve Eren oynuyordu, Enes uyuyordu. Kalkmadı.”
Uyandığında tutuklu sanıklardan Hediye Güran’ın eve geldiğini aktaran anne Güran, “Sonra Enes’in telefonu iki kez çaldı, kalktı, arkadaşıyla konuştu. O arada Enes çıktı” dedi.
Mahkeme başkanı “Hediye geldiğinde Enes evde miydi?” sorusuna “Hediye ikinci kez geldiğinde Enes uyuyordu. Enes’in telefonu çalınca uyandı. Enes gittikten sonra da biz bayağı oturduk. Saatleri bilmiyorum” diye belirtti.
“Komutan bana Salim’i görüp görmediğimi sormuştu.
Sonradan aklıma geldi, ben Salim’i görmüştüm” diyen anne Güran’a mahkeme başkanı, “Konuştunuz mu?” sorusunu yöneltti.
Anne Güran’da “Yemin ederim, yemin ederim konuşmadık” dedi. Anne Güran, olay günü Nevzat Bahtiyar’ı da görmediğini iddia etti.
KONUŞMALARININ ÇARPITILDIĞINI SAVUNDU
Televizyonlarda verdiği röportajları da inkar eden Güran, “Ben ne söylemişsem tersini işlemiş televizyonlar. Muhammet ve Enes geliyorlardı. Dedim Narin’i çağırın. Muhammed dedi Narin yok. Ben tepeye çıktım oradan aşağıya seslendim. Maşallah’ı aradım ‘Narin orada mı’ dedim yok dedi. Sonra Yasemin’i aradım o dedi bizde yok. Sonra dedim kesin halasındadır. Sonra orada da yoktu. Ben camiye koştum. Kimse yoktu. Sonra çağırdım bağırdım hepimiz aramaya başladık. Aradık her tarafa baktık, Narin yoktu. Ben bir gece tarlada yattım. Narin’i arıyorduk. Bir çukur nerede varsa arıyorduk. Jandarmayı aradık bütün dünya. Yok” diye konuştu.
‘SALİM ÖLDÜRMÜŞ OLABİLİR’
Mahkeme başkanının “Narin’i sen öldürdün mü” sorusuna “Ben çocuğumu niye öldüreyim” yanıtını verirken, “Salim öldürdü mü” sorusuna da “Öldürmüş olabilir” yanıtını verdi. Anne Yüksel Güran, “Nevzat Bahtiyar mı öldürdü” sorusuna ise “İşte ortada” yanıtını verdi. Güran, “Kim yapmışsa Allah belasını versin” dedi.
Mahkeme başkanının, “Jandarma, neden Enes’i koruduğunu düşünüyor” sorusuna Güran, “Ben lavaboya gittim. Sonra komutan bize geleceğini söyledi. İkinci gün tekrar geldi. Komutan, ‘Enes’i s…’ diye küfür etti. Ankara’da bir mafya ile beni tehdit ettiler. O yüzden çocuklarıma bir şey olacak diye korkuyorum.”
BAZ İSTASYON VERİLERİNİ İNKAR ETTİ
Komutanın söylemlerine inanıp inanmadığı sorusuna ise Güran korktuğunu söyledi. Güran, “Narin’i çok seviyorum. Kızım öldükten sonra onu daha çok seviyorum. Onu öldüren Enes bile olsa vallahi teslim ederdim” diye konuştu. “Salim kesinlikle evimize gelmemiştir” diyen anne Güran, mahkeme başkanının, “Baz verilerinde Nevzat’ın, senin, Enes’in, Salim’in evinize geldiğini gösteriyor” demesine karşı da Ne Nevzat ne Salim vallahi evimize gelmedi” dedi. “Salim’le ilişkin var mı” sorusuna ise “Asla bir ilişkimiz yoktur. Yemin ederim yoktur” ifadelerinde bulundu. Anne Güran, “Beni öldürün benim Salim’le alakam yok. Beni burada asın (elini masaya vurarak) beni öldürün namusuma laf etmeyin. Bu insan(Nevzat’a dönerek) mı” diye seslendi.
‘BİR DAHA BÖYLE BİR DAVA OLMASIN’
Ardından Diyarbakır Barosu avukatları soru sordu. “Narin’in kaybolduğunu anladığınız an, o esnada Nevzat Bahtiyar evine giderken karşılaştınız mı?” sorusuna, “Hayır” yanıtını verdi. Ardından Avukat Nahit Eren söz aldı. Eren, “Senin vicdanına sesleniyorum. Bunları kim yaptı biliyor musun? Ben otopsisine girdiğimden beri, bu etiketleri evdeki kızlarım yaptı. Narin’in katilleri çıksın diye. 3 kızım var ve bir daha böyle bir dava olmasını istemiyorum” dedi. “Sen ifadende mor eşarptan bahsettin. O eşarp nerede?” diyen Nahit Eren’e anne Güran, “Şu anda da evdedir” dedi. Eren’in “Sen nerede buldun” sorusuna da Güran, “İmam bize geldi, Narin’in üzerinde mor etek ve mor eşarp olduğunu söyledi. Dersten sonra eteği ve eşarbı çıkarttığını söyledi” diye belirtti.
‘İNSAN KANININ KİME AİT OLDUĞU TESPİT EDİLEMEDİ ÇÜNKÜ ZAMAN GEÇTİ’
Eren, “Sizin evinizde bir insan kanı bulundu ama kime ait olduğu tespit edilmedi. Merdivenden alınmış. İnsan kanının kime ait olduğu tespit edilemedi çünkü zaman geçti. Merdivenlerde bulunan bir kan örneğini diyorum, taştakini demiyorum” diye sordu. Anne Güran, “Tahir Kaya’nın burnu kanamış, baya kan dökülmüş, hiç haberim bile yoktu o kandan” yanıtını verdi. (Kaynak: MA)