TBMM Genel Kurulu’nda Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin konuşma yapan DEM Parti Milletvekili Celal Fırat, kadınların, çocukların, gençlerin; taciz, tecavüz ve katliamla her gün insanlık dışı olaylar yaşadıklarını söyledi.
Fırat, “Bunun temel nedeni eğitim değil mi?” diye sordu. Fırat ayrıca “Devlet Alevilerin özgürlüğüne müdahale ediyor. Alevilerin inançsal ve sosyal eylemlerini manipüle ederek Alevileri asimile etmeye çalışıyor” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) İstanbul Milletvekili Celal Fırat, TBMM Genel Kurulunda Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin konuşma yaptı.
“ÇEDES VE BENZERİ PROJELER ÇÜRÜMÜŞLÜĞE HİZMET EDİYOR”
DEM Parti Milletvekili Celal Fırat, Meclis Genel Kurulu’na “Sayın Milletvekilleri, bu ülkede kadınlar, gençler, çocuklar taciz, tecavüz ve katliamla gündemde bilinçli bir şekilde kurgulanmışçasına her gün insanlık dışı bir olay yaşamıyor mu? Bunun temel nedeni eğitim değil mi?” sorularını yönelterek şu konuşmayı yaptı:
“Diyanet eliyle ana sınıfına din dersi koyarsan “Çocuğun Üstün Yararı” ilkesine aykırı davranarak Alevilerin ve farklı inanç gruplarının ya da herhangi bir inanca bağlı olmayanların asimilasyonunu pedagojik anlamda hedeflersen böyle çürümüşlükle gündemde olan bir toplum ortaya çıkar. MEB’in Diyanet ve cemaatler eliyle, ÇEDES ve benzeri projeleri işte bu amaca hizmet etmektedir.
“DEVLETİN FARKLI İNANÇLARA, KİMLİKLERE KARŞI SİYASET YAPMA SORUNU VAR”
Değerli milletvekilleri, şu an hepimiz biliyoruz ki bu ülkede farklı inançlara, farklı kimliklere karşı devletin siyaset yapma sorunu var. Geçmişten bugüne hiçbir somut unsurla farklılığımızı kabul etmiyor, Alevilerin özgürlüğüne müdahale ediyor, Alevilerin inançsal ve sosyal eylemlerini, kendi ideolojisinin varlığına kurban edercesine manipüle ederek Alevileri asimile etmeye çalışıyor. Tek tipleştirmek adına uyguladığı “sürgün politikası” ile Alevileri kendi coğrafyasından zorlu göçe zorluyor, onları yol gitmez–kervan geçmez topraklarda ehlileştirme çabası içinde cemevini yasaklıyor, inanç taşıyıcıları olan pirleri, dedeleri, babaları, anaları, Yol ve erkan yürütücülerine ya tanım koymaya ya da baskıyla yıldırmaya çalışıyor.
“ÇEKİLEN ACILAR ÜZERİNDE BİR YÜZLEŞME OLMAMIŞTIR”
Tarihe baktığımızda birlikte yaşama şuurunu yok eden çatışma ve imha davranışlarında bulunan devlet, Pirimiz Hacı Bektaş’ı Veli Dergâhı başta olmak üzere Alevilerin kutsal mekanlarına el koymuş, bazılarını kültürel gezi mekanları haline getirmiş, bazılarına cami ve mescit ekleyerek zapt etmiştir. Yapılara, eserlere Alevileri katledenlerin isimleri verilmiş, kamuda Aleviler ve Alevilik yasaklanmış, korku, aşağılama ile halklar arasında kin, öfke ve nefret uyandırılmak istenmiştir. Siyasi iktidarların keyfi otorite kullanmasının sonucu Koçgiri, Dersim, Malatya, Kırıkhan, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarıdır ve ne yazık ki bu katliamlarda çekilen acılar üzerinde bir yüzleşme olmamış ve arşivler halen açılmamıştır. Değerli milletvekilleri, Alevi kurumlarını Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlayarak, İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda muhtarlıklar, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler aracılığıyla inanç merkezlerimizin de ele geçirilmek istenmesi, Alevilik inancının “Müzelik” bir inanç haline getirilmek istenmesi de Diyanetin devlet içindeki projesidir.
“VALLAHİ HAKSIZSINIZ!”
Sayın Milletvekilleri, Pir Hacı Bektaş Veli Dergahı’nda namaz kılmak serbest diyeceksiniz ama cem yapmayı yasaklayacaksınız. Vallahi haksızsınız. Alevi köylerine cami yapıyor, imam görevlendiriyor ve beş vakit ezan okutuyorsunuz. Vallahi haksızsınız. Türbelerimize, kutsal mekanlarımıza hoparlör takıp ezan okutuyorsunuz, kutsal coğrafyamızı HES, JES, maden arama ve turizm adı altında yok ediyorsunuz. Vallahi haksızsınız.
“BİRLİKTELİĞE İHTİYACIMIZ VAR”
Oysa; devletin ve siyasi iktidarın, dine/inanca her türlü müdahalesine zemin olan Diyanet İşleri Başkanlığı yerine ülkemizdeki tüm din, inanç ve mezheplerin temsil edildiği, birbirinin derdine derman olduğu, dara düştüklerinde hep beraber çözüm ürettikleri bir yapı oluşturulmalıdır. Şu anda tam da böyle bir birlikteliğe ihtiyacımız var. Bizler, tartışmasız bir şekilde tanınma, inanç özgürlüğü, eşitliği ve yasal/anayasal düzenlemelerinin yapılmasını istiyoruz. Bunun dışındaki her girişiminiz, asimilasyon ve bizi yok etmeye yönelik politikalarınız olarak görülecektir. Evet yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Ancak, şu an var olan Anayasanın ve AİHM’in asgari hükümleri dahi uygulanmıyor. Bu vesileyle Kobani kumpas davasında rehin tutulan ve sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ nezdinde bütün siyasi arkadaşlarımıza selam gönderiyorum. Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Veli buyurur ki; “Hak güneşten daha zahirdir” diyor. Saygılarımı sunuyorum. Aşk ile.”