Çorum Katliamının yaşandığı yıllarda fotoğrafçı olan Veli Keser Çorum Katliamının 41. yılında yaşadıklarını anlattı.
1970’li yıllarda amatörce başladığı fotoğrafçılığa, 1977 yılında fotoğrafhane açarak devam eden Veli Keser, “O yıllarda okulumuz boykota girince fotoğrafhanemize devam ettik. Çorum Katliamı başladığında fotoğrafçıydım. Dolayısıyla da o olayları belgelemek bize düştü” diyor.
“Keşke onlar yaşanmasaydı da ben de belgelememiş olsaydım”
Dönemin tanıklarından olan ve yaşananları kadrajlayan Keser, “Tabii keşke onlar yaşanmasa da ben de belgelememiş olsaydım. Öyle acı zamanlar oldu fotoğraf olarak. Benim bir tane kalfam vardı, Allah rahmet eylesin, öldü. Buna dedim ki Hastanede olaylar olmuş belediye işçileri vardı, tarihte bilir 7 kişi onları işkence yaparak katletmişler. Sen fotoğraflarını çek gel dedim. Çocuk gitti geldiğinde midesi bulandı ne oldu dedim ‘ben anlatamam, görmen lazım’ dedi, tamam dedim. Filmleri yıkadık karanlık odada bir şey gözükmüyor bir de onun pozitifine bakınca iş ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
“Anlatılacak gibi değil”
“Ben kendim gittim, doğru mu? Değil mi? diye. İçeri girdim bir baktım böyle bir şey olamaz, rastlanamaz. Bunlar anlatılacak gibi değil, ama çok kötü oldum” diyen Keser şöyle devam ediyor:
“Daha sonra o bana onu diyen adamı bu kim neyin nesi diye oradaki tanıyanlar dedi ki Çorum Başsavcısı Ertem Türker dedi. Tabi dükkâna geldik fotoğrafları yıkadım tab ediyorum. Ama içimiz çok yanarak ve karanlık odada yaşıyorsun onun birde ruh halini düşün.
“12 Eylül sonrası polisler ‘Filmleri vereceksin’ dedi”
27 kare fotoğraf çekmiştim, çok insanlara dağıtıp Avrupa’ya gönderdim. Olaylar bitmeden Avrupa’dan afiş yapmışlar gelmişlerdi. Aradan zaman geçti ve 12 Eylül geldi. Ben ise filmleri saklıyorum. Ev ve işyerime polis baskın yaptı. ‘Filmleri vereceksin’ dediler. Filmler yok dedim. Fotoğraflar epeyce dağıttım ve sonra bu filmleri yakalım başımıza bela olur dedim. 12 Eylül gelmiş her şeyini didik didik ediyorlar ve filmleri yaktım.
“Ondan aldım onlara verdim elimdeki fotoğraflar da gitti”
Böylelikle elimizdeki fotoğrafları kaldı. Daha sonra dergiden aradılar. Tanıdığım bir astsubay vardı, ona verdiğimi hatırladım. Ondan aldım onlara verdim en son elimdeki fotoğraflarda gitti her tarafa dağıldı fotoğraflar. Keşke bunlar olmasaydı, sadece bunu diyorum. O eskileri olanlar o eskileri yaşayan insanlarla zaman zaman beraber olduğumuz oluyor onlarda aynı şeyleri aynı sözü söylüyorlar.” (Kaynak: PİRHA)